Âl-i Ýmrân / 28. Ayet
لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِر۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِن۪ينَۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللّٰهِ ف۪ي شَيْءٍ اِلَّٓا اَنْ تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقٰيةًۜ وَيُحَذِّرُكُمُ اللّٰهُ نَفْسَهُۜ وَاِلَى اللّٰهِ الْمَص۪يرُ

Mü'minler, sakýn mü'minleri býrakýp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa, artýk onun Allah ile irtibatý tamâmen kopmuþ olur. Ancak kâfirlerden gelebilecek tehlikelerden korkarsanýz ölçülü bir þekilde onlara dostluk gösterebilirsiniz. Yine de Allah sizi azabýndan sakýndýrýyor. Çünkü sonunda dönüþ, yalnýz Allah'adýr.

Bolu

Başlatan Mercan, Mart 05, 2009, 08:07:51 ÖÖ

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 08:07:51 ÖÖ
Genel Bilgiler
İL TRAFİK KODU : 14

Yüzölçümü : 8458 km ²

Coğrafya :

Bolu ili Yurdumuzun Batı Karadeniz Bölgesinde, 30º 32’ ve 32º 36’ doğu boylamları, 40º 06’ ve 41º 01’ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. 8458 km² alanı olan İlimizin batısında; Sakarya ve Düzce, güneybatısında; Bilecik ve Eskişehir, güneyinde; Ankara, doğusunda; Çankırı ve Karabük, kuzeyinde; Zonguldak illeri vardır.
İlin merkez ilçe haricinde 8 İlçesi, 4 beldesi ve 511 köyü vardır. ;

Coğrafi Konumu

Bolu’nun doğusunda Çankırı, kuzeydoğusunda Karabük, kuzeyinde Zonguldak ve Karadeniz, batısında Düzce, güneyinde Ankara bulunmaktadır

Topoğrafya :

Dağlar: İl topraklarının % 56’ sını kaplamaktadır. lin güneybatı - kuzeydoğu istikametinde Bolu Dağları; en yüksek yeri 1980 m. ile Çele Doruğu, ve Abant Dağları (1748 m.), Gerede'nin kuzeyinde Arkot (1877 m.) ve Göl Dağları (1112 m.)dır. En güneyde ilk iki sıradan daha yüksek olan ve genel olarak Köroğlu Dağları (en yüksek yeri 2499 m.) adı verilen volkanik dağlar uzanır. Bolu'nun güneyindeki uzantısı Seben Dağları 1854 m. Mudurnu civarında Ardıç Dağları 1443 m. Güneydeki Çal Tepesi ise 1640 m. yüksekliğindedir.

Ovalar: İl Yüzölçümünün % 8’ini kaplayan ovalar genel olarak batı – doğu istikametinde uzanırlar. 725 m. yükseltideki Bolu Ovası ve 1300 m. yükseltideki Gerede Ovaları en genişleridir. Diğer ovalar ise Yeniçağa Ovası, Mudurnu Ovası ve Göynük ilçesinin güneyinde Himmetoğlu Ovasıdır.

Akarsular: Bolu’da en önemli akarsular Büyüksu, Mengen Çayı, Aladağ Çayı, Mudurnu Çayı , Göynük Suyu, Çatak Suyu ve Gerede Çayıdır.

Göller : Yörede morfolojik yapının karmaşıklığı, akarsu sayısının çokluğu, yükselti farklılıkları ve eğimin fazlalığı gibi faktörler çok sayıda gölün oluşmasına neden olmuştur. Havzaların ve çanakların yüzölçümlerinin küçüklüğü göllerin de küçük alanlı olması sonucunu doğurmuştur. Abant Gölü, Yeniçağa, Çubuk, Sünnet, Yedigöller, Karagöl, Sülüklügöl, Karamurat en önemli göllerdir.

İklim : Bolu genellikle Batı Karadeniz ve Karadeniz iklim tiplerinin içinde yer almaktadır. Bunun yanında güneybatı bölümlerinde Marmara ve İç Anadolu iklim tipleri de görülmektedir. Son 52 yıllık verilere göre ortalama günlük güneşlenme süresi 5 saat 49 dakika, yıllık yağış 536 mm. yıllık ortalama yağışlı gün sayısı ise 137 gündür.

Bitki Örtüsü :Bolu'da hakim bitki örtüsü ormanlardır. İl topraklarının %55'i ormanlarla kaplıdır. Karadere, Seben ve Aladağ Ormanları yurdumuzun en zengin ormanlarıdır. Hakim ağaç türleri kayın, gürgen, ıhlamur, dişbudak, meşe, kızılağaç, karaağaç, kavak, köknar ve sarıçamdır.

Ulaşım

Ankara–İstanbul karayolu üzerinde bulunan Bolu’ya sadece kara yolu ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Tarihçe :M.Ö. 1200’lü yıllarda bütün Hitit toprakları gibi Bolu da Friglerin elindeydi. M.Ö. 6. asırda Persler bölgeye hakim oldular. M.Ö. 336’da Büyük İskender Persleri yenerek Anadolu’nun bir çok yeri gibi Bolu’yu da ele geçirdi. Büyük İskender’in ölümü üzerine Makedonya yıkılınca Bolu bölgesinde Bitinya Krallığı kuruldu. Yazılı belgeler, o dönemlerden kalan arkeolojik eserler ve tarih kaynaklarına göre, Trak göçleri sonunda Sakarya ve Filyos Nehrinin yayı içine yerleşen halk "Bithyn" ismi ile anılıyordu. Bu yüzden Bolu'nun da içinde bulunduğu Kuzeybatı Anadolu'ya "Bithynia" denilmiştir. Bithynler tarafından Salonia Campus denilen Bolu Ovası ve çevresinin adı Romalılar tarafından “Claudio Polis” olarak değiştirilmiştir. Bolu isminin de “Polis”ten geldiği sanılmaktadır. Üç tepe üzerinde kurulmuş olan şehir içte ve dışta surlara sahipti. Þehrin kuzeyinde Halı Hisarı bölgesinde bu surların kalıntıları görülebilmektedir. 1071 Malazgirt zaferinden sonra batıya yayılan Türkmenler 3 yıl sonra Bolu’ya yerleştiler. Selçuklu Devleti’nin komutanları Artuk, Tutuk, Danişmend, Karateki ve Saltuk Beyler Süleyman Þah’ın emrinde İstanbul sınırına dayandılar. Bu akınlar sırasında Bolu, Horasanlı Aslahaddin tarafından fethedilmiştir.

Bolu Yöresine Osmanlı akını ilk kez Osman Gazi tarafından başlatılmıştır. Bolu yöresinin tümüyle fethedilmesi ise Orhan Gazi döneminin ilk yıllarına (1324 - 1326) rastlar. Bir başka rivayete göre Osmanlılar zamanında bölgede, bol olarak Uluğ - Alim olması nedeniyle önceleri “Bol Uluğ”, zamanla yöre “BOLU” olarak isimlendirilmiştir. Yıldırım Beyazid'in ölümü ile başlayan şehzadeler savaşına Bolu, birçok kez sahne oldu. Bolu, Ankara Savaşı sonrası Timur’un talan ettiği bölgelerin dışında kaldığı gibi, bu tehlike bitinceye kadar, Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu sayılan Çelebi Mehmet’i de Kızık Yaylasında barındıran belde olmuştur. Çelebi Mehmet’in Osmanlı Devleti’nin birliğini sağlamasından sonra ise Bolu, düzenli bir yönetime kavuştu.

1324 – 1692 yılları arasında Bolu, 36 kazası olan bir sancak beyliği idi. XVI. Yüzyılda Bolu, ikinci derece Þehzade sancaklarından biri oldu. 2. Bayezit döneminde Þehzade Süleyman (Kanuni) buraya atandı. 1683-1792 yılları arasında Bolu, Voyvodalıkla yönetildi. II. Mahmut zamanında ise Mutasarrıflığa dönüştürüldü. (1811) Tanzimat sonrası Bolu; Kastamonu eyaletine bağlandı (1864). 1909 yılında ise tekrar Mutasarrıflığa dönüştürüldü.

Mondros Mütarekesi’nin yürürlüğe girmesi ve İzmir’in işgal edilmesinin ardından Bolu yöresinde ilk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Gerede’de örgütlendi. Bolu 1. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında düşman işgaline uğramadı fakat maddi zarar gördü. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yapılan milli mücadele dönemlerinin sonunda Bolu, 10 Ekim 1923'de Mutasarrıflık devrini tamamladı ve vilayet haline getirildi.

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 09:48:16 ÖÖ
İlçeleri
Dört Divan

COÐRAFİ DURUMU

Bolu topraklarının doğu kısmını kaplayan Dörtdivan İlçesi, daha önceleri Gerede İlçesinin bir nahiyesi idi. Güneyden Ankara'nın Çamlıdere İlçesi, doğudan Gerede İlçesi, Kuzeyden Yeniçağa İlçesi, Batıdan Bolu Merkezi, güneybatıdan Kıbrısçık İlçesi ile komşu ve sınırlıdır.

Dörtdivan İlçe merkezinin yerleşim alanı 6.278 dönüm, köyleri ile birlikte yüzölçümü ise 79.268 dönümdür. İlçenin rakımı 1340 m.dir. 30 köyün bağlı olduğu Dörtdivan ‘da 3.335 kişi ilçe merkezinde, 6.193 kişi köylerde olmak üzere toplam 9.528 kişi yaşamaktadır.

TARİHİ VE TURİSTİK YERLER

İlçemizin Yağbaşlar Köyünün Mürseller Mahallesinde Bizans kale kalıntıları vardır. Yukarısayık ve Sorkun köyleri arasında bir tepede Himmet Dede Türbesi, Kılıçlar köyünde Kırklar Türbesi, Çalköy'de Þehriban Nine Türbesi, Merkez Camii yanında Secamehmet Dede Türbesi bulunmaktadır. Ayrıca Yağbaşlar Köyü Mürseller mahallesinde Ayvadibi Þifalı Suyu bulunur.

ULAÞIM


Kara ulaşımının çok kolay olduğu bir yerdir. TEM otoyolu ilçenin hemen yanından geçmektedir. Dörtdivan Ankara'ya 156 km. Bolu'ya 42 km, Gerede’ye 116 km. Yeniçağa'ya ise 7 km.'dir.

Gerede

COÐRAFİ DURUMU :

Gerede, Bolu topraklarının doğu kısmını kaplar. Bolu'nun en eski ilçesidir. Güneyden, Ankara İli'nin Kızılcahamam ve Çamlıdere İlçeleri ile komşudur. Doğudan, Çankırı İli'nin Çerkeş ve Eskipazar, batıdan Dörtdivan ve Yeniçağa, kuzeyden Mengen, güneyden Kıbrısçık İlçeleri ile komşu ve sınırlıdır.İlçe, deniz seviyesinden 1350 m. yüksekliktedir ve yüzölçümü 1255 km²'dir. Gerede İlçemizin nüfusu, 25.188 kişi İlçe merkezi, 16.203 kişi köyler olmak üzere toplam 41.391’dir. 92 köyü vardır.

TARİHİ VE TURİSTİK YERLER

Asar Kale, Keçi kalesi kalıntıları, Kiliseli Han, Y.Tekke Camii, A. Tekke Camii Türbesi, Yıldırım Beyazıt Camii, Ramazan Dede Türbesi, gezilip görülebilecek tarihi eserler ve yerlerdir. Þehrin kuzeyinde Esentepe, Arkut Dağlarında yaylalar, İlçenin 3 km. batısındaki Gerede Gölü, 20 km. doğusundaki Karagöl ve Kapaklı Gölleri başlıca mesirelik alanlardır. Esentepe bölgesinde kış sporları ve kayak yapmak mümkündür. Ayrıca yaz aylarında çim kayağı yapma imkanı vardır. İlçede el sanatlarından bakırcılık, deri imalatı, kemercilik, demircilik, marangoz işleri yapılmaktadır. Her yıl Temmuz ayı içinde geleneksel “Esentepe Yağlı Güreşleri” yapılmaktadır. Her yıl Eylül Ekim aylarında yapılan Gerede Panayırı da ilçeye ticari canlılık getirmektedir.

ULAÞIM

Karayolu ulaşımının çok kolay olduğu İlçe, TEM otoyolu ve D.100 karayolu üzerindedir. Gerede Ankara'ya 139 km. Bolu'ya 52 km.dir.

Göynük

COÐRAFİ DURUMU

Bolu İli’nin güneybatısında yer alan Göynük İlçesi’nin yüzölçümü 1437 km², denizden yüksekliği de 720 m.dir. İlçenin doğusunu Mudurnu, batısını Sakarya’nın Taraklı, kuzeyini Akyazı, güneyini Ankara’nın Nallıhan, Eskişehir’in Sarıcakaya ve Bilecik’in Yenipazar ilçeleri çevrelemektedir.
Göynük’te 4.984 kişi merkezde, 13605 kişi de köylerde yaşamaktadır. 66 köyü vardır.

TARİHİ ESERLER

Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı, Akşemseddin Türbesi, Ömer Sekkin Türbesi, Zafer Kulesi, Soğukçam Köyünde bulunan Frig Harabeleri ve Kilciler Köyündeki Bizans Kalıntıları İlçenin önemli tarihi eserleridir.

SİVİL MİMARİ

Geleneksel Osmanlı mimarisinde yapılmış olan Göynük Evleri, bugün halen mimari özelliğini yitirmeden kalabilmiştir. Bu evler ilçeye gelen turistlerin çok büyük ilgisini çekmektedir. Restore edilen ve pansiyon olarak işletilen konaklar ziyaretçilerden yoğun ilgi görmektedir.

GEZİ VE MESİRE YERLERİ : Sünnet Gölü, Çubuk Gölü ve Çatak Kaplıcası, gezilmesi ve görülmesi gereken turistik yerlerdir. Çubuk Yaylası, Arıkçayırı Yaylası, Bulanık Yaylası, Değirmenözü Yaylası, Hacımahmut Yaylası en önemli yaylalarıdır.

ULAÞIM

Bolu’ya 96 km.lik yolla bağlı olan Göynük İlçesinden İstanbul, Ankara, Adapazarı ve Bolu’ya otobüs seferleri vardır.

Kıbrısçık

COÐRAFİ DURUMU

Bolu’nun güney kısmında yer alan Kıbrısçık ilçesi 621 km² alana sahiptir. Denizden yüksekliği ise 1130 m.dir. İlçenin batısında Seben İlçesi, kuzeyinde Bolu ve Dörtdivan, güneyinde ise Ankara’nın Beypazarı İlçesi bulunmaktadır. Yoğun göçle karşı karşıya gelen Kıbrısçık İlçemizde 2.549 kişi İlçe merkezinde, 2985 kişi köylerde olmak üzere 5.534 kişi yaşamaktadır. 22 köyü vardır.

TARİHİ VE TURİSTİK DEÐERLER

Alcının Kaya Ulu Dere boyunda mağaralar, kaya evleri ve peri bacaları, gezilip görülmeye değer yerlerdir.
Kıbrısçık Yaylaları : Köroğlu Dağlarının güney yamaçlarındaki düzlük alanlarda bulunurlar. Belen, Karaköy, Kökez, Bölücekkaya, Karadoğan ve 1825 metredeki Devevira önemli yaylalardandır.

KARAGÖL (Orman İçi Dinlenme Yeri) Kıbrısçık - Beypazarı yolu üzerinde İlçeye 22 km. mesafede bulunan Karagöl, 1 hektar genişliğinde oldukça derin bir göldür. Çevresi tamamen ormanlık olan ve Orman İşletmesince koruma altında olan gölde kamp yapmak için çok güzel yerler vardır. Gölde çok sayıda yaban ördeği olmasından dolayı avcıların çok uğradığı bir yerdir.

ULAÞIM

Kıbrısçık İlçesi, Bolu'ya 65 km. uzaklıkta olup, yolu asfalttır. Ankara’nın Beypazarı ilçesine uzaklığı ise 52 km.dir. İlçeden her gün Bolu ve Beypazarı’na minibüs seferleri yapılmaktadır.

Mengen

COÐRAFİ DURUMU :

Mengen, batısında Bolu Merkez İlçe, kuzeyde Zonguldak'ın Devrek İlçesi, doğuda ve kuzeydoğuda Karabük İlinin Eskipazar ile Yenice İlçeleri , güneyde ise Bolu'nun Gerede ve Yeniçağa İlçeleri ile çevrilidir. İlçenin rakımı 610 m., yüzölçümü 883 km² dir. 2 beldesi ve 55 köyü olan İlçenin nüfusu; 5411 kişi İlçe merkezinde, 11093 kişi köylerde olmak üzere 16.504’dür.

TARİHİ VE TURİSTİK YERLER

Kayabükü, Akören - Kisecik Mevkiinde ve Çayköy'de kilise kalıntıları bulunmaktadır. Güneyhisar'da, Avşar'da; ev Kayası, Karakaya'da; Balkayası ve Oyukkaya, Teberrikler köyünde Yanıkdeğirmen mağaraları bulunur.
İlçenin Yedigöller’e 56 km.lik yol bağlantısı vardır.

İlçemiz ormanlık bir bölgede olduğundan, yüksek yaylalar bulunmaktadır. Başlıca yaylalar; Soğucak, Akçakoca, Bürnük, Sırıklı, Göl Yaylası, Aktepe, Ağalar, Elemen ve Afşar Yaylalarıdır. Ağalar Gölü, Dipsiz Göl, Yayladağ Gölü, Bölükören Gölü, Kemal Savaş, Þirinyazı ve Hızarderesi Göletleri önemli mesire yerleridir. Her yıl Eylül ayında düzenlenen Aşçılar Festivali İlçeye canlılık kazandırmaktadır.

ULAÞIM

Bolu’ya 56 km. uzaklıktadır. Ankara - İstanbul karayoluna 20 km. uzaklıktadır. Günün her saatinde Zonguldak ve Bartın’dan kalkan otobüslerle ülkemizin bir çok yerine ulaşılabilmektedir. Ayrıca Bolu - Mengen arasında da düzenli minibüs seferleri vardır.


Mudurnu

COÐRAFİ DURUMU :

Kuzeyinde Düzce , kuzeybatısında Sakarya’nın Hendek İlçesi, kuzeydoğusunda Bolu, doğusunda Seben , güneyinde Ankara’nın Nallıhan İlçesi, batısında Göynük ve Akyazı İlçeleri bulunmaktadır.
İlçenin rakımı 840 m. yüzölçümü 1349 km²'dir. 1 beldesi ve 74 köyü vardır. İlçe merkezi 5.955, köyleri ise 19.193 nüfusa sahiptir.

TARİHİ VE TURİSTİK YERLER :

Yıldırım Bayezit Camii ve Hamamı, Kanuni Camii, tarihi evler, Þeyhül Ümran, Þeyh Tevfik Efendi, Þeyh Fahreddin Rumi, Abdurrahim Tırsi, Karaarslan Baba, Davud-i Halveti Türbeleri görülmesi ve ziyaret edilmesi gereken yerlerdir. Her yıl Temmuz ayının ilk pazar gününde binlerce kişinin katılımıyla Þeyh-ül Ümran günü kutlanmaktadır. Ahiliğin çok eski bir geçmişi olan Mudurnu’da her hafta Cuma günü Cuma Namazından önce esnaf duası yapılır. Esnaflar arasında “orta parası” adıyla para toplanarak, ihtiyacı olanlara yardım edilir. Mudurnu’da her yıl Ekim ayının 2'nci haftasında Ahilik Kültürü Haftası düzenlenmektedir. Karamurat, Sülük, Abant Gölü ve çevresindeki yaylalar görülmesi gereken doğal güzelliklerdir. Kaplıca turizmi bakımından Babas ve Sarot Kaplıcaları çok elverişlidir. Mudurnu İlçemiz tarihi Türk evleri bakımından oldukça zengindir ve kentsel sit alanı olarak koruma altındadır.

ULAÞIM

İlçe merkezi üç ayrı yönden gelen karayollarının birleştiği bir yerde kurulmuştur. Bolu'ya olan uzaklığı 50 km.dir. Ankara - Mudurnu arası 200 km, Akyazı 70 km, Adapazarı ise 100 km.dir.
Seben

COÐRAFİ DURUMU :

Seben, Bolu'ya 54 km. uzaklıkta olup doğusunda Kıbrıscık, güneyinde Ankara’nın Nallıhan İlçesi, batısında Mudurnu ve kuzeyinde Bolu ile çevrilidir. İlçemiz Köroğlu dağlarının güney eteklerinde 665 km² yüzölçümüne sahip ve rakımı 625 m. dir. Bu yüzölçümünün ancak 100 km²'lik bölümü tarıma elverişli alandır.29 köyün bağlı olduğu Seben İlçesinin; 4334 ilçe merkezi ve 4537 köy nüfusu vardır.

TARİHİ VE TURİSTİK YERLER :
Kuzeyindeki Kartalkaya Kayak Merkezi, 78 ºC sıcaklığındaki şifalı sularıyla Kesenözü Köyündeki Pavlu kaplıcaları, Firigyalılardan kalma kaya evleri, Çeltikdere Köyü civarındaki kilise kalıntısı, peri bacaları ile en önemlisi yayla turizmi başlıca turizm potansiyelimizdir. Haziran - Temmuz aylarında her köy hacet bayramları düzenlemektedir. Ayrıca her yıl Ekim ayında da Seben Panayırı ve Elma Festivali yapılmaktadır.
Kiraz Dağı çevresinde toplanmış, ortalama 1400 m. yükseklikte olan Seben yaylalarının en önemlileri Gerenözü ve Kızık yaylalarıdır.
Seben Kaya Evleri : Çeltik Deresi, Hocaş, Kaşbıyıklar, Yuva, Solaklar ve Alpağut Köylerinde derin vadiler içinde yükselen kayalar içine oyulmuş 3-4 katlı kaya evlerine rastlanmaktadır.

ULAÞIM

54 km'lik asfalt yolla Bolu'ya ve 42 km'lik asfalt yolla Nallıhan'a bağlıdır. Stabilize yolla Kıbrıscık, Beypazarı ve Mudurnu'ya bağlantısı vardır. Ankara’ya uzaklığı 200 km.dir. İlçeden her gün düzenli olarak Bolu’ya ve belirli günlerde Ankara ile Nallıhan’a yolcu taşımacılığı yapılmaktadır.

Yeniçağa

COÐRAFİ DURUMU :

Yeniçağa, Bolu İli'nin 39 km. doğusunda yer alan bir ilçedir. Ankara - İstanbul D-100 karayolu ve TEM otoyolu ilçenin içinden geçmektedir. Doğusunda Gerede, batısında Bolu İl merkezi, kuzeyinde Mengen, güneyinde Dörtdivan ilçelerine komşudur. Denizden yüksekliği 990 m., yüzölçümü 22.500 hektar olan Yeniçağa’nın kuzeyinde ve hemen yakınında kendi adıyla anılan yaklaşık 400 hektarlık Yeniçağa Gölü yer almaktadır. Göl çevresi dışında kalan arazi engebeli ve dağlıktır. İlçenin nüfusu 6.364 kişi merkezde, 3716 kişi köylerde olmak üzere 10.080’dir.

TARİHİ VE TURİSTİK YERLER:

İlçenin eski yerleşim yeri olan Eskiçağa Köyünde, Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmış bir cami, hamam ve türbe bulunmaktadır. Ayrıca Yeniçağa İlçe merkezinde de Sultan 5. Reşat zamanında yapılmış Þehir Hamamı vardır.

Ankara - İstanbul Karayolu üzerinde bulunan ilçenin hemen kıyısında uzanan Yeniçağa Gölü , tabii güzellikleri ile dikkat çekmektedir. 400 hektar alanı kaplayan ve çeşitli göl kuşlarının olduğu göl, avcılar için çok müsait bir avlanma yeridir. Göl kıyısında, kıyı boyunca uzanan ağaçların altı, güzel bir mesire ve dinlenme yeridir. Göl kenarında turistik tesisler vardır.

ULAÞIM

Uluslararası D-100 karayolu ve TEM otoyolunun ilçeden geçmesi nedeniyle günün her saatinde yurdun her yerine ulaşım sağlanabilmektedir. İlçeye bağlı 16 köyün tamamına yaz-kış aylarında kolaylıkla ulaşılabilmektedir.

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 09:49:30 ÖÖ
Harita

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 10:55:57 ÖÖ
Bolu Müzesi



Bolu ve çevresine ait eserlerin korunması ve sergilenmesini sağlamak üzere 1975 yılında İlimize Müze Memurluğu kurulmuştur. Bir süre eski Güzel Sanatlar Galerisi binası içinde faaliyet gösteren Müze Memurluğu:1976 yılında Bolu Kültür Merkezine taşınmıştır. Müze Memurluğu, 1977 yılında Müze Müdürlüğü haline dönüştürülmüş olup; teşhir - tanzim çalışmaları tamamlanarak 14.11.1981 tarihinde ziyarete açılmıştır.

            Bolu Müzesi, 12 Kasım 1999 tarihindeki depremde hasar görmüş ve ziyarete kapatılmıştır. 1999 - 2006 yılları arasında ziyarete kapalı olan Müze, 2006 yılı içersinde teşhir-tanzim çalışmaları tamamlanarak 18 Mayıs 2006 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.

            Kültür Merkezi binasının giriş katında yer alan Müze; arkeoloji salonu ve etnografya salonu olmak üzere 2 bölümden oluşmaktadır. Müzede 2935 adet arkeolojik, 1682 adet etnografik ve 11364 adet de sikke olmak üzere toplam 15981 adet eser bulunmaktadır.

Arkeoloji Salonu :  Neolitik Dönem, Eski Tunç Çağı, Frig, Urartu, Lidya, Grek eserleri, Roma ve Bizans dönemlerine ait mermer, cam, maden ve pişmiş topraktan yapılmış eserler bulunmaktadır. Kronolojik olarak sergilenen bu eserler arasında özellikle Roma dönemine ait olan mermer heykeller, pişmiş toprak ve cam mezar hediyeleri dikkat çekmektedir. Arkeoloji salonunda; Grek, Roma, Bizans ve İslami kültürlere ait bronz, gümüş ve altın sikkelerin sergilendiği zengin bir sikke bölümü de bulunmaktadır. Ayrıca Bolu İli, Merkez İlçede yapılan kurtarma kazısında açığa çıkarılan ve Roma dönemine ait olan bir tuğla mezar örneği de; iskelet ve orijinal mezar hediyeleri ile birlikte arkeoloji salonunda sergilenmektedir.

            Etnografya Salonu: 19.yüzyıl ve 20.yüzyılın ilk yarısına tarihlenen, yakın geçmişimize ait eserler sergilenmektedir. Bunlar arasında; mahalli el sanatlarımızdan olan Mudurnu oyaları, Bolu’da kına gecesi, eski Bolu evi mutfağı ve oturma odalarının canlandırıldığı bölümler, ziynet eşyaları, dini eserler, silah koleksiyonu ve çeşitli dokumalardan oluşan eserler bulunmaktadır.

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 11:39:01 ÖÖ
Kültürel Detaylar
Kültür-Dil
İlimizde konuşma ve yazı dili sade bir ifade tarzıyla Türkçe’dir.Ağız ve şive olarak belirgin şekliyle: niçun gelmeyan, napıyen,oluncası,gelincesi,nem ben,bilmeyonku gibi örneklendirilebilir.Gün,hafta ve ay adları resmi takvimimizde olduğu gibi kullanılmaktadır. Sadece pazar günü “kapalı pazar veya dernek” pazartesi “Bolu pazarı” günüdür.


Edebiyat
Anadolu’da bir çok yerde makamı olduğu bilinen YUNUS EMRE’nin ilahileri ve şiirleri Bolu ve çevresinden derlenen çok sayıdaki cönklerde görülmektedir. Hatta Yunusun ilahileri ile düğün törenlerinde gelin ve damat yeni bir kumaş üzerinden birkaç kez yürütülür.Mengen ilçemizin Gökçesu nahiyesinde Yunuslar Köyü ve Yunus mezarı diye ziyaret edilen bir yer vardır.

Kemal Ümmi XV. Yy.da yaşamış mutasavvıf şairdir.Her yıl ,ömrünün önemli bir bölümünü geçirmiş olduğu Bolu’nun Sazak bölgesindeki Tekke Köyünde adına geleneksel anma günü düzenlenmektedir.

XVI.yy sonlarında yaşadığı bilinen destan kahramanımız Köroğlu Bolu deyince akla gelen isimlerden biridir. Ayrıca kılıç kalkan ile oynanan Köroğlu oyunu mevcuttur.İl merkezinde Belediye meydanında bulunan Köroğlu heykeli dikkat çekicidir.

1772 yılında Yeniçağ Þahnalar köyünde doğan asıl adı İbrahim olan Aşık Dertli 1845 yılında Ankara’da vefat etmiştir.Þair Dertli’nin anıt mezarı Bolu Gerede karayolu üzerinde Þahnalar köyünde bulunmaktadır. Her yıl anma günü düzenlenmektedir.Geredeli Figani,Mudurnulu Yağcı Emin çıraklarıdır.

Anlatmalar
Geredeli Aşık Figani Nasihat Destanı
Erenler pendini guşeyle cana
A akil doğru sözü arar demişler
“Men aref” bağını kıldınsa me’va
Senin içün her dem bahar demişler

Þu kahpe felekten murat alınmaz
Yalancı dünyada ebet kalınmaz
Malı olmıyanın dostu bulunmaz
Çaylar denizlere akar demişler


Çok zaman gün bulut içinde kalmaz.
Derler bunalıp da hiç adam olmaz
Altun yere düşmeyince pul olmaz
Er düştüğü yerden kalkar demişler

Figani pendimi yabana atma
Rey senin ister tut,istersen tutma
Eğer arif isen sözü uzatma
Südsüz inek durmaz malar demişler

Bilinen en yaygın Köroğlu efsanesi,destanı,türküsü,oyunudur.Ayrıca Akşemseddin Hz.’lerinin, Mudurnu’da mezarı bulunan Þeyh’ül İmran, Karaarslan,Ümmi Kemal gibi zatların kerametlerine dair anlatımlar da mevcuttur.

Halk arasındaki anlatımlardan biri şöyledir :

Gerede soğuk iklimiyle bilinen bir ilçedir.Zamanında Evliya Çelebi burada konaklamış.Bir müddet kaldıktan sonra yolu başka yere düşmüş.Derken orada bir Geredeliye rastlamış.Sormuş ona:

-Nereden geliyorsun?

-Gerede’den geliyorum

-Peki,Gerede’ye yaz geldi mi?

-Onbir ay yirmidokuz gündür oradaydım.

-Yaz gelmediydi ama bugün geldi mi bilmem.

Þiirler
Ninni

Ağzına verdim bir sormuk
Sırtına da vurdum bir yumruk
Dana dana dastana
Danalar girmiş bostana
O zalım danayı bıçakladım hu hu
Amanın yavrum gızları gucakladım


Hazma Bey’den aşmadım
Güzel yavrum neni
Yollarını şaşmadım
Mini mini gızım hu hu

Türküler
Estireyim mi estireyim mi
Yavrum sana fistan kestireyim mi
Üç o yandan beş bu yandan
Yavrum bir de Abant yaylasından
Köprünün altında diken
Yavrum yaktın beni gül iken
Mevlam seni de yaksın
Üç günlük gelin iken


Köroğlu

Hey hey efeler hey hey
Benden selam olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden kargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Hey hey efeler hey hey
Ben bir Köroğluyum dağda gezerim
Esen rüzgarlarda hile sezerim
Demir külünk ile başın ezerim
Dağlar seda verip seslenmelidir
Hey hey efeler hey hey
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır

Mani
İşte geldim büklüm büklüm                 Çeşme önünde yarim
Sırtımdaki davul yüküm                       Boduçmu dolduruyon
İşte geldim hanenize                         Söz verdin de gelmedin
Selam verdim cümlenize                     Çocuk mu kandırıyon
   
İncirim var   ezilecek                          Fındık toplayan gelin
Tülbentlerde süzülecek                       Fındık dalda kalmasın
Çok bekletme benim ağam                  Eğil bir yol öpeyim
Mahallem var gezilecek                      Ahdım yerde kalmasın 

Kalıplaşmış Sözler
Acıtma arsız edersin,acıktırma hırsız edersin

Ağızdan burun yakın,kardaştan karın yakın

Ağzı eğri olsa da,zengin karısı söylesin

Allah dört gözden ayırmasın

Allah kötüler bahtı versin

Ana baba tahtını yapar bahtını yapamaz

Bolu’lunun taşınca ayranı,tanımaz bayramı

Burası Bolu, öyne de olu, böyne de olu

Çok endeleyen ya kele, ya köre

Dilmi güzel, dilber mi güzel

Ekmek elin, su gölün, odun abant’ın

Engelsiz döngel yenmiyor

Evin geniş olacağına elin geniş olsun

Fukaranın döngeli köhnümez

Kırk gün kıran olmuş, gene de eceli gelen ölmüş

Sevip dostuna, boşanıp kocana varma

Silahla yaşayan, silaha kurban olur

Uşağın hoşafta hakkı olmaz

Yük altındaki eşek anırmaz

Zaman sana uymazsa sen zamana uy

Allah göynünün muradını versin

Hayatın Dönüm Noktaları
Doğum gelenekleri denildiğinde ilk olarak hamile kadının yerine getirmesi gereken sorumlulukları göz önünde tutulmalıdır.Yöremizde bu inanışlar şöyle belirlenmiştir;

Hamile kadın,sahibinin haberi olmadan başkasının malına el süremez,aksi halde doğacak çocuk haramzade olacaktır.Tüylü nesnelere bakılırsa çocuğun tüylü olacaktır.Ela gözlü evlat isteyen anne aya bakar.Hamile kadın manda kaymağı yemez,yerse vakitsiz doğar.Çocuğun adı doğduğu gün konur.Loğusa yatağı yedi gün bekletilir.Çocuk kırk günlük olunca annesi ve akrabaları ile hamama götürülür.Bebek kırklanırken annesine gösterilmez. Eğer görürse anneyi korku basar ve hastalanır.Bebek kırklanırken suyun içine güzel olması için altın atılır.çocuğun çabuk yürümesi için bir Cuma günü iki ayağı ip ile bağlanır ve camiye götürülür.Camiden ilk çıkan erkeğe bu ip kestirilir buna köstek kesme denilir.Kız ve erkek çocuğun kundak giysileri doğumdan önce hazırlandığı için farklılık gözetilmez.Ancak kız çocukları için pembe,erkek çocuklar için mavi renkli giysiler tercih edilmektedir.Doğum yapan anneye bebek görmeye gidilmektedir.Akrabalar,komşular bebek görmeye hediyeleri ile birlikte giderler ve orada misafirlere loğusa şerbeti ikram edilir. Loğusa şerbeti “Nöbet şekeri” adı verilen kırmızı renkli şekerin suda eritilmesi ile yapılmaktadır.Halk arasında “Kırk basması,Al basması” denilen inanış gereği loğusa kırk gün odasında yalnız bırakılmaz .Çocuğun ilk çıkan dişini gören hediye alır. Bebek görmeye gidenin giysisinden bir parça iplik koparılır kundağa koyulur.

Evlenme geleneklerinde eskilerin büyük ölçüde terk edildiği görülmektedir. Nadiren kaçarak evlenme,içgüveysi,başlık parası yerine süt hakkı,kına gecesi kız ağlatma,resmi nikah ve imam nikahı,sağdıç ve yenge,çeyiz serme,urba görme,nişan ve düğün günümüzde devam eden geleneklerdir.


Sünnet ve ölüm gelenekleri dinsel törenlerle yerine getirilmektedir.Ancak sünnet ve düğünde bazı aileler davul dövdürür, köçek oynatır.

Bayramlar,Törenler,Kutlamalar
Dini bayramımız olan Kurban bayramı dini vecibelere göre kutlanmaktadır.Ramazan bayramına üç ay kala her evde hareket başlar.Dileyen üç ay orucuna başlar veya üç gün oruç tutar.Þaban ayının on beşinden sonra temizlik başlar.Camlar silinir,çamaşırlar yıkanır.Ramazana hazırlanırken komşu bayanlar toplanıp yufka açarlar. Ramazanda Kuran okunur,mukabeleye gidilir, her evde öncelikle fakir ve dul olanlar iftar yemeğine alınır, muhtaçlara yardım edilir. Ramazanın simgesi haline gelmiş iftar topu, sahurda çalınan davul olduğu gibi birde Ramazan pidesi vardır.İftardan önce kahvaltılık çıkartılır,çorba,pilav,dolma,et yemeği,komposto, tatlı, salata yapılır.Çok eskilerde Ramazan ayında Karagöz oynatıldığı, dışarıdan gelen cambaz ve kuklaların çok rağbet gördüğü anlatılmaktadır.Kandillerde hamurdan lokma dağıtılır.Sahurda keşli cevizli makarna yenilmektedir.

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 11:48:26 ÖÖ
Gelenekler
Nevruz Gelenekleri
21 Mart günü baharın gelişini kutlamak amacıyla halk gruplar halinde mesire yerlerine giderler. Bugün aynı zamanda türbeler ziyaret edilir,dilekler tutulur. Kırlarda çeşitli eğlenceler düzenlenir. Maniler söylenir,niyet çekilir, baharın ilk çiçekleri toplanır. Sabah erken kalkılır, nevruzun ilk suyu ile yıkanmak geleneği vardır ve bugün özenle giyinilir. Soğan kabuğu ile boyanmış yumurta pişirilip yenilerek bolluk ve bereket dileklerinde bulunulur. Yüksek bir tepeye ateş yakılarak baharın geldiği müjdelenir. Mudurnu ilçesinde nevruz “Hep cennet”,Göynük ilçesinde “Mart Dokuzu”, gibi isimlerle anılmaktadır.

Hıdrellez Gelenekleri
6 Mayıs Hıdrellez,Hızır ve İlyas Peygamberin yeryüzünde buluştuğu gündür. Bugün pikniğe gidilip salıncağa binilmektedir, böylece günahların atılacağına inanılmaktadır.

Gece süt mayalanmadan bırakıldığında Hızır’ın geleceği ve süte dokunarak mayalanacağı düşünülmektedir.Eğer mayasız süt yoğurt olursa bir sene boyunca o yoğurttan yoğurt mayalanır.Süt yoğurt olursa bu yoğurttan birer parmak alınarak diğer yiyeceklere de sürülür.Kekik bitkisinin hıdrellezden sonraki günlerde toplanırsa şifalı olacağına inanılır. Genelde kutlamalar için suyun ve yeşilliğin bol olduğu bir yer tercih edilir.Bir gün önceki akşam herhangi bir gül ağacının dibine küp gömülmekte ve sabah manilerle açılmaktadır. O gün hiçbir tarla,bahçe işi yapılmaz. Ev isteyenler evlerinin bahçesine ev, bebek isteyenler bezden bebek yaparlar. Ateş yakılıp üstünden atlanır.

İnanışlar
Cuma günü öküz koşulmaz, ev işi yapılmaz.
Salı günü yeni bir elişine başlanılmaz,Salı sallanır.
Ayın başında ekin ekilmez.
Kadın hasta olduğunda sandığına açmaz, turşuya el değmez, turşu bozulur.
Kırkı çıkmamış bebeği görmeye gitmez, bebek sarılık olur.
İki bayram arası düğün olmaz.
Güneş tutulurken namaz kılınır, ay tutulurken silah atılır.
Kara kedi uğursuzluk sayılır.
Köpek uluması hayra yorulmaz.
Baykuşun bir evin bacasına konması ve ötmesi o evden ölü çıkacağına delalettir.
Kazak başlarken lastik örgü yarım bırakılırsa iş üremez.
Üzerine kuş pislemesi talihin açılacağına işarettir.
Gece dışarıya çöp atılmaz, cin çarpar.
Gece sakız çiğnenmez, ölü eti çiğnenir.
Kapı eşiğine oturulmaz, iftiraya uğrarsın.
Kız istemeye gidilirken hayırlı olması için Perşembe akşamı tercih edilir.
Önce sağ ayakkabı giyilir.

Seyirlik Oyunlar
Çok eskilerde özellikle Ramazan ayında iftardan sonra hayal perdeleri kurulup Karagöz,Kukla gösterilerinin yapıldığı söylenmektedir. Ancak İlimizde bu işi yapan ustalara rastlanılmamıştır. Gösteri için başka illerden gelmişlerdir. Kına gecelerinde ve düğünlerde köy seyirlik oyunları sergilenmektedir. Bu oyunlar arap oyunu,şimşelek gelin, ördek,deve oyunu yüzük saklama, kız kaçırma, damat kaçırmadır
El Sanatları Ve Hediyelik Eşya
Mudurnu ilçesinde iğne oymacılığı ve Kıbrısçık yöresinde kaval yapımı, Gerede’de bakırcılık ve dericilik, Göynük’te ağaç işlemeciliği el sanatlarının başında gelir.

Halk Oyunları

Yöre oyunlarını kadın ve erkekler ayrı mekanlarda oynamaktadırlar.Halk oyunlarımız en az iki kişi tarafından oynanıp,kadınlarda bu sayı altıdan fazla olmaz. Oyunlar karşılıklı ve yön değiştirerek daire ve çizgi formunda oynanır. Oyunlar bireysel olup son ve komut veren gibi özel kişiler yoktur. Çiftetelli gibi düz oyunlarda en ince özellik, kadın veya erkeklerin göbek atma ve omuz sallamasıdır. Kadın ve erkek oyunlarında sekme,sürtme,atlama(hoplama) ve yürüme ayakta yapılan temel hareketlerdir. Oyunların tümünde kollar dirsekten kırılarak yanlarda sabit veya önde belle omuz arasında aşağı ve yukarı hareket ettirilir. Yörede türkü adları aynı zamanda oyun adları olmuştur. Kadın oyunlarının hemen hepsi türkü eşliğinde oynanır. Türküye genelde tef çalan kadın söyler. Günümüzde tefin yerini teyp kasetleri almıştır. Düğünlerde yaşlılar ve gençler aynı anda oyuna kalkamazlar. Özellikle Kıbrısçık ilçesi halk oyunları ve giysileri açısından zenginlik göstermektedir.
Bu oyunlar:Pıt pıt (Men men) , Atlama (Gazel) Düz oyun (Çiftetelli), Ah Karadeniz, Değirmen, Ziller, Yemenimin uçları, Ada yolu, Halimem, Estireyim mi, Ördek, Karaköy kaşık oyunu oynanmaktadır.

İlimizde köçek adı verilen oyuncular günümüzde de bu geleneği devam ettirmektedirler. Köçekler kadın elbisesi giyerek zilleriyle birlikte eğlencelerde oynarlar. Ördek oyunu ilimizin en çok dikkat çeken oyunlarındandır. Ördeğin uyuduğunu gösteren bölümde oyuncular bahşiş almadan oyuna devam etmezler. Yöremizde oynanan bazı oyunların öyküsü vardır.

Bunlardan Karaköy Sekmesi oyununun öyküsü şöyledir;
Karaköy’den bir çoban köyün hayvanlarını her sene Haymana yaylasına beslemeye götürmektedir. Süresi bitince tekrar köye geri döner ve bir kızı sever. Kızı ailesinden istetir,fakat başlık parası fazla gelir. Bunun üzerine köyün ağası çobanı yanına çağırarak başlık parasını vereceğini söyler, ancak çoban, ağanın koyunlarını bir yıl içinde Haymana’ya götürüp iyice besledikten sonra geri getirecektir. Çoban bu şartı kabul eder ve gider. Süre birmiş ancak çoban dönememiştir. Bunun üzerine çobanın nişanlısı bu türküyü yakar.


Yöre Mutfağı (Gastronomi)

Bolu aşçıları ile ünlüdür. Mengen’den yetişen aşçıların tarihi, padişah mutfağına kadar dayanmaktadır. Atatürk’ün aşçısı da Mengenliydi. Mengenli ustalar günümüzde bizim memleketimizde olduğu kadar diğer ülkelerde de tanınmaktadır. Her yıl yapılan Mengen Aşçılar Festivali kültür ve turizme katkısı açısından büyük önem taşımaktadır.

Yörede genellikle mutfak, yemek ve oturmak amacıyla kullanılmaktadır. Evlerin yapımında mutfağın geniş olmasına ayrıca özen gösterilmektedir. Köylerde hemen hemen her evin bahçesinde toprak veya tuğladan yapılmış fırın bulunmaktadır. Odun ateşinde fırında pişen hamurun veya yemeğin lezzeti oldukça farklıdır. Yörede düğünler “ekmek atımı” denilen gözleme dağıtımıyla başlamaktadır. Okuyucu düğün için gezerken her eve gözleme bırakır. Bu gelenek kız istemeye giderken de uygulanmaktadır. Ancak, zamanla bu kaybolmaya yüz tutmuş geleneklerimiz arasına girmişti. Düğün yemekleri komşuların bir araya gelmesi suretiyle yapılır. Yayla çorbası, yaprak dolması, et yemeği, hoşaf, börek, baklava düğün yemekleri arasında yer alır. Ayrıca, kedi batmazı, paşa pilavı, cevizli çörek, yoğurtlu bakla çorbası, kabaklı gözleme, katık keş yöreye özgün yiyeceklerdir. Mudurnu’nun saray helvası yurt çapında ün yapmış bir kuru tatlı çeşididir.


YÖRESEL YEMEKLERİMİZ :

        Yayla çorbası,
patates çorbası,
ovmaç çorbası,
kızılcık tarhana çorbası,
tarhana çorbası,
nohutlu çorbası,
yoğurtlu bakla çorbası,
imaret çorbası,
çiğ börek,
kabaklı gözleme,
acı su bazlamacı,
çantıklı pide,
etli mantı,
ekmek aşı,
patatesli köy ekmeği,
kedi batmaz,
mantar sote,
orman kebabı,
kaldırık dolması,
kaşık sapı,
Mengen pilavı,
Kıbrısçık pilavı,
keşli cevizli erişte,
höşmerim,
Mengen kuzu güveç,
katık, kaşık atmaç,
bakla çullaması,
paşa pilavı,
kabak hoşafı,
kara kabak tatlısı,
palize,
coş hoşafı,
karavul şerbeti,
kızılcık şurubu,
saray helvası,
Bolu Beyi tatlısı,
Mudurnu baklası,
uğut tatlısı.


Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 12:16:58 ÖS
Turizm Aktiviteleri
Kültür Turizmi
Gerede Asar Kalesi

Gerede’nin 20 km. doğusunda Örencik, Çağış ve Akçaşehir köylerinin yakınında, her yöne hakim kayalık bir tepe üzerindedir. Çevrede arazi üzerinde bol miktarda Bizans seramiği görülmekte, bu da kalenin Bizans dönemine ait olduğunu göstermektedir. Ayrıca kale üzerinde kuzeye bakan bir mağara da mevcuttur. Rivayetlere göre kalenin bulunduğu tepeyle doğusundaki tepe arasında Ulusu Deresi altından bir geçitle bağlantısı bulunmaktaydı. Halk doğudaki tepede kurulan şehirde yaşamakta ve düşman saldırısı anında dere altındaki geçit vasıtasıyla Asar Kale’ye çıkarak kendilerini savunmaktaydı.
Gerede Keçi Kalesi

Gerede’nin 5 km. kuzeyinde Arkut Dağı’nda etrafına hakim bir tepededir. Bithynialılar zamanından kalan kale, 1993 yılında restore edilmiştir. Kale hakkındaki rivayete göre şehre saldırı olduğunda halk mal ve hayvanlarıyla beraber kaleye sığınırlar ve kendilerini savunurlarmış. Yine böyle bir durumda kale etrafına yerleşen düşman gündüzleri kaleye saldırmakta fakat başarılı olamamaktaymış. Günlerce saldırılar devam etmiş ve kalede yiyecek sıkıntısı başlamış. Bir gece burada bulunan halk kaledeki tüm keçilerin boynuzlarında mum yakarak, kalenin dışına salmışlar. Bir anda büyük bir ordunun üzerlerine geldiğini sanan düşman oradan kaçıp dağılmış ve Geredeliler keçileri sayesinde düşmandan kurtulmuş. Kalenin ismi de buradan gelmekteymiş.
Büyük Cami (Yıldım Bayezit Camii)

Bolu Büyükcami Mahallesi’nde bulunan cami, Yıldırım Bayezit tarafından 1382 yılında yaptırılmış, 1899 yılında yanan caminin yerine şimdiki cami yapılmıştır. Çifte minareli, tek kubbeli olan caminin iç mek''nında nakış işi iç süslemeleri ilgi çekicidir.
Kadı Camii
Büyükcami Mahallesi’nde bulunan cami, 1499 yılında Demirtaş Paşa’nın oğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı caminin mihrap bölümü beş kenarlı olarak dışa taşkın inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan caminin ahşap dış kapısı, kündek''ri işçiliğinin ince örneklerinden biridir.

Saraçhane Camii

İl merkezindedir. Kitabesine göre 1750 yılında Silahtar Mustafa Ağa tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Dikdörtgen planlı ve ahşap çatılı olan caminin doğu ve güney cephe duvarlarında sivri kemerli çeşmeleri vardır.
İmaret Camii
16. yüzyılda Þemsi Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı caminin dış kapısı üzerinde kitabesi vardır. İl merkezindedir
IIıca Camii
Þehir merkezine 5 km. mesafedeki Karacasu sınırları içinde bulunmaktadır. Kitabesine göre cami, 1510–1511 yıllarında İsfendiyaroğlu Musa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı ve kubbelidir.

Karaköy Camii
İl merkezinin 7 km. batısında, Karaköy sınırları içinde bulunmaktadır. Cami 1562–1563 yılında Musa Paşa’nın oğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı, ahşap çatılı olan cami, çinileri, mihrap ve minberdeki işçiliğiyle dikkat çekmektedir.

Süleyman Paşa Camii
Göynük ilçesinde bulunur. 1335 yılında Gazi Süleyman Paşa tarafından yaptırılan iki eserden biri olan cami yıkılınca yerine II. Abdülhamit’in emri ile bugünkü cami yapılmıştır. Tek kubbeli ve tek minarelidir. Geç devir mimari özelliklerini taşır.

Mudurnu Yıldırım Camii

Mudurnu ilçesinde bulunan cami, 1382 yılında Yıldırım Bayezit tarafından şehzadeliği zamanında yaptırılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı caminin ana mekanını 19,43 m. çapında bir kubbe örtmektedir. Üç bölümlü bir son cemaat yeri vardır. Osmanlı mimarisinin ilk büyük kubbeli yapılarından olup, sekiz istinatlı camilerin de ilk örneklerinden olduğu kabul edilmektedir.
Kanuni Camii
Mudurnu ilçe merkezinde, Kanuni Sultan Süleyman adına yapılmış olup tek kubbeli ve tek minarelidir. Dikdörtgen planda ahşap tavanlı bir yapıdır. Tavan süslemeleri ise çok güzeldir.

Yukarı Tekke Camii
Gerede ilçesindedir. 1844 yılında Abdullah Efendi tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlıdır. Doğu köşesinde kesme taştan bir türbe yer almaktadır.

Tokadi Hayreddin Türbesi

Tasavvuf kaynaklarının 1535 yılında vefat ettiğini kaydettikleri Tokadi Hayreddin Türbesi, il merkezinin 13 km. batısında Elmalık köyündedir. Türbe, çeşitli türden asırlık ağaçların gölgeleri ile örtülü bir tepe üzerinde bulunmaktadır.

Akşemsettin Türbesi

Fatih Sultan Mehmet’in hocası olan ve 1459 yılında vefat eden Akşemsettin’in türbesi, Göynük ilçesinde Gazi Süleyman Paşa Camii’nin avlusunda bulunur. Osmanlı ilim dünyasının bu büyük şahsiyeti adına 1464 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan türbe, altıgen planlı olup, küfeki taşından inşa edilmiştir. Türbe içerisinde bulunan, ceviz ağacından yapılmış olan sanduka, ahşap işçiliğinin çok değerli bir örneğidir.
Çeltikdere Bizans Kilisesi

Seben ilçesinin Çeltikdere köyü yakınındadır. Orta Bizans döneminin klasik dini mimarisine uygun olarak haç biçiminde kesme taş ve tuğladan inşa edilmiştir.
Orta Hamam
1389 yılında Yıldırım Bayezit tarafından yaptırılmıştır. Çifte hamam tarzında olan hamamın iç mekanlarında zengin süslemelere yer verilmiştir. 1993 yılında restore edilmiş ve bugünkü şeklini almıştır. İl merkezindedir. Mimarı Ömer bin İbrahim’dir.

Süleyman Paşa Hamamı
Göynük ilçesinde bulunan hamam, 1335–1338 yıllarında Gazi Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çifte hamam olarak kesme taştan inşa edilen hamamın taşları ve iç mimarisi ender bulunan eserlerdendir.

Yıldırım Bayezid Hamamı
Mudurnu ilçesinde bulunan hamam, aynı adla anılan caminin yanındadır. Mimarı Ömer bin İbrahim olan hamam, aynı devirde yapılan hamamların en güzellerindendir. 1382’de yaptırılmıştır. Hamam taç kapısı ve kubbe geçişleriyle dikkat çekicidir.

Yıldırım Hamamı
Yeniçağa ilçesine bağlı Eskiçağa köyünde bulunmaktadır. 1388 yılında Bayezid adına yapılan hamam, mimari bakımdan önemli bir eserdir.

Yukarı Taşhan

Bolu, Büyükcami Mahallesi’nde bulunan Taşhan, 1804 yılında yapılmıştır. İki katlı ve açık avlulu olan Taşhan’da toplam 30 oda bulunmakta ve halen iş merkezi olarak kullanılmaktadır.
Aşağı Taşhan
Bolu’da Yukarı Taşhan’ın güneyinde yer almaktadır. 1750 yılında Emin Ağa tarafından kesme taştan yaptırılmıştır.

Kiliseli Tüccar Hanı
Gerede ilçe merkezi Kitirler mahallesinde Bizanslılardan kalma bir handır. İki katlı olan hanın bazı bölümleri ahşaptır. Güneyinden oldukça büyük bir kapıyla girilen hanın ortasında üstü açık büyükçe bir avlusu vardır. Binanın alt katında hayvan barınağı ve dinlenme odaları, iki ahşap merdivenle çıkılan üst katında da yatak odaları mevcuttur.

Göynük Evleri

Kentsel SİT alanı ilan edilmiş bulunan Göynük, eski Türk evleri bakımından zengindir. Burada bulunan evler 20. yüzyıl başlarına aittir. Evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde olup, üzerleri yerli kiremitlerle örtülüdür. Bazı evlerin oturma odalarında çeşitli motiflerle süslenmiş tavanlar bulunmaktadır. Evler, genellikle, zemin katlı bir veya iki katlı olarak inşa edilmiş olup, içten merdivenlidir. Evlerin önünde genellikle “hayat” adı verilen avlular da yer almaktadır.
Mudurnu Evleri

Kentsel SİT alanı ilan edilen Mudurnu, eski Türk evleri bakımından önemli bir özelliğe sahiptir. Sivil mimari özellikleri açısından Göynük evlerine benzerlik gösteren ilçenin, tarihini ve kültürünü yansıtan bu evler korumaya alınmıştır. İlçede bulunan 165 adet konut ve 8 adet cami, çeşme, hamam olmak üzere toplam 173 adet mimari değeri yüksek yapı bulunmaktadır. Armutçular Konağı ise bu yapılar içinde öne çıkmaktadır.

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 12:30:33 ÖS
Termal Turizmi

Bolu, jeolojik bakımdan yurdumuzun en önemli fay tabakası üzerinde kurulmuş olduğundan çok miktarda jeotermal su kaynağı ve kaplıcaya sahiptir.

Bolu Kaplıcaları

Yüzyıllardan beri kullanılan Bolu kaplıcalarından Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde beğeniyle bahsedilmiştir. Þehir merkezine 5 km. mesafede, Karacasu beldesinde bulunan kaplıcalar, Seben Dağları eteklerinde, çevresi ormanlarla kaplı sakin bir dinlenme yeridir.

Doğal kaynaklı ve sondaj çıkışlı olan suyun sıcaklığı 42-44 C, Ph değeri ise 6,3’tür. Kaplıca suyu; bikarbonatlı (% 51,31 milival), sülfatlı (% 46,66 milival), kalsiyumlu (% 69,34 milival), magnezyumlu (% 19,18 milival), karbondioksitli (251,6 mg/lt) ve flüorürlü (1,9 mg/lt) bir bileşime sahiptir.

Banyo ve içme kürlerine elverişli olan sular, romatizmal hastalıklara, deri, kan dolaşımı ve kalp hastalıklarına, solunum yolu hastalıklarına, kadın hastalıklarına, sindirim sistemi, safra kesesi, böbrek ve idrar yolları hastalıklarına, kemik ve kireçlenme rahatsızlıklarına, metabolizma ve beslenme bozukluklarına iyi gelmektedir. Büyük kaplıca suları 1767 mg/lt eriyik mineral değerine sahiptir.

Termal Otel : (0374) 262 84 72

Bolu Kaplıcaları : (0374) 262 84 78

Karacasu Termal Turizm Merkezi (Sağlık Turizm)


Babas Kaplıcası

Tel : (0374) 421 36 88

Mudurnu’ya 5 km. mesafede, Gürçam köyü yakınında bulunan ve travertenler arasından çıkmakta olan kaplıca suyunun sıcaklığı 40 ºC’dir. Toprak kalevili ve bikarbonatlı olan su metabolizma hastalıkları ile romatizma, kadın, sindirim ve böbrek rahatsızlıkları üzerinde olumlu etkiler yapmaktadır.

Sarot Kaplıcası

Tel :(0374) 424 42 19

Mudurnu’nun 30 km. kuzeybatısında Ilıca köyü hudutları içerisindedir. Suyun sıcaklığı 66 ºC’dir. 1500 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Tarihi bir hamamı vardır. Acı sular grubuna girmektedir. İçme kürü şeklinde kullanıldığında idrar yolu ve böbrek rahatsızlıklarına, banyo olarak kullanıldığında ise romatizma hastalıklara iyi gelmektedir. Kaplıca yanında küçük bir konaklama tesisi bulunmaktadır.

Pavlu (Kesenözü) Kaplıcası

Pavlu kaplıcaları, Seben ilçesinin 14 km. güneyinde, Kesenözü köyünde bulunur. 78  ºC sıcaklığa sahip olan kaplıca suyu banyo olarak yüzyıllardır kullanılmaktadır. Mide, safra kesesi, solunum ve dolaşım bozukluklarında olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.

Çatak Kaplıcası

Göynük ilçesinin 30 km. güneydoğusunda dik yamaçlar arasında çok güzel bir vadide, Himmetoğlu köyü yakınındadır. Kaplıcanın 32 ºC sıcaklıkta olan suyu kalsiyum bikarbonatlıdır ve romatizma, siyatik gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Çevrede bulunan kalıntılardan Romalılardan beri kullanıldığı düşünülmektedir.

Kış Turizmi

Bolu - Kartalkaya

Kartalkaya kayak merkezi Batı Karadeniz bölgesinde, Bolu il merkezinin güneydoğusunda, Köroğlu dağları üzerinde yer almaktadır. Alp kayağı, Kayaklı koşu (Cross-Country) ve Tur kayağı için çok uygun koşullara sahiptir.

Ulaşım: Bolu şehir merkezine 54 km., Ankara karayoluna ise 28 km. uzaklıktadır. Ankara Esenboğa Havaalanı - Bolu arası, karayolu ile 220 km., İstanbul Atatürk Havaalanı - Bolu arası ise karayolu ile 275 km.dir.

Bu mesafe özel araç veya otobüsle 45 dakika sürmektedir. Þehir merkezinden kayak merkezine ulaşım 45 dakika sürmektedir. Halk otobüsleri ve minibüs bulunur. Ayrıca bir çok otel müşteriler için servis organize etmektedir.

Coğrafya: Kayak alanı 1850 - 2200 metre yükseklik kuşağı üzerinde yer almaktadır. Yöre, yarı ılıman bir iklime sahiptir. Kartalkaya Kayak Merkezi ve çevresi orman örtüleri ile kaplıdır. Hakim rüzgar yönü batı - kuzeybatıdır.

Kayak için en uygun zaman ise 20 Aralık-20 Mart tarihleri arasındadır. Normal kış koşullarında üç metre kar yağışı görülmektedir. Mevsim başında toz kar mevsim sonunda ise ıslak kar özellikleri görülür.

Konaklama ve Diğer Hizmetler: Kartalkaya'da toplam yatak kapasitesi 1005 olan iki adet konaklama tesisi bulunmaktadır. Otellerde lokanta, yüzme havuzu, disko-bar-oyun salonu mevcuttur. Kayak hocası ve kayak malzemeleri temin edilebilir.

Mekanik Tesisler ve Pistler: 2 adet telesiej, 6 adet telesiki ve 3 adet baby lift olmak üzere toplam 11 mekanik tesiste toplam taşıma kapasitesi 6000 kişi/saattir. 12 adet pistte toplam uzunluk 20 km.yi bulmaktadır.

- Yeşil Lift (Chairlift - 700 m)
- Çamçukuru Lift (Chairlift - 650 m)
- İnekçayırı 1-2 (Ski-Lift - 900 m)
- Resuldede 1-2 (Ski-Lift - 600 m)
- Kazankaya (Ski-Lift - 650 m)
- Köroğlu Lift (Ski-Lift - 1200 m)
- 2 Baby-Lift


Gerede-Esentepe Arkut Dağı Kayak Merkezi :

Gerede’nin kuzeyinde, 1300 m. yükseklikte, kış sporları ve kayak imkanına sahip bir otelin bulunduğu yerdir. Asırlık çam ağaçlarının bulunduğu Esentepe’ye bu isim bölgenin sürekli esmesi nedeniyle Atatürk tarafından verilmiştir. Esentepe'nin 4 km kuzeyinde Arkut Dağı'nda bulunan pistlerde kayak yapılmakta ve her yıl uluslararası kayak yarışmaları düzenlenmektedir.


Kongre Turizmi
İl, kongre turizmi konusunda ideal bir konuma sahiptir. Özellikle Abant bölgesinde bulunan tesisler kongre turizmi konusunda büyük taleple karşılaşmaktadır. İlin bu turizm dalında yoğun ilgi görmesinde en büyük etken, Ankara ve İstanbul’a kolay ulaşımı ve yıl boyunca, seminer, sempozyum, panel gibi toplantıların düzenlenebileceği çok kaliteli ve sayıca zengin turistik otellerin varlığıdır.

Yayla Turizmi
Bolu, 300 civarında yaylası ile önemli bir potansiyele sahiptir. Bolu yaylaları ormanlarla kaplı dağlar üzerinde, gür akarsuların geçtiği, yemyeşil verimli düzlüklere yayılmıştır.

Aladağ Yaylaları

Bolu’nun 25 km. güneyindeki dağ yamaçları üzerinde, orman alanları arasında yer alır. Yemyeşil düzlükleri ile piknik için de ideal olan bu yaylalar çevresinde bulunan Orman İşletme Tesisleri, Aladağ İzcilik Kampı ve Göleti ile göz kamaştırıcı güzellikler sergiler. Kamp imk''nlarının da olduğu başlıca yaylalar, Değirmenözü, Sarıalan, Gölcük, Ardıçtepe ve Üstyaka yaylalarıdır.

Kızık Yaylası

Kızık Yaylası, evlerinin değişik mimarisiyle dikkati çeker. Bu evler hiç çivi kullanmadan, çam ağaçlarından çatkılı, kenetleme ve birbirine geçme şeklinde yapılmıştır. Yerden yüksekçe yapılmış merdivenler, geniş ocakları ve kendine has eşyaları ile bu evler oldukça değişik özellikler taşırlar.

At Yaylası

Bolu’nun 10 km. kuzeyinde 1150–1250 m. yükseltilerde 1–2 km. aralıklarla 7 adet yayla bulunmaktadır. Özellikle kirazı ile ünlü olan bu yayla grubunun etrafında meyve ağaçları vardır. Burada her yıl geleneksel kiraz bayramı şenlikleri yapılır.

Sarıalan Yaylaları

Bolu’nun 20 km. güneydoğusunda Kartalkaya yolu üzerinde, çevresinde 14 yaylanın bulunduğu bir yayla grubudur. Burada kamp, piknik ve trekking için uygun yerler vardır. Saraycık Yaylası kenarında bulunan gölet yöreye ayrı bir güzellik katmaktadır. Köroğlu Turizm Alanı 2. Gelişim Bölgesi içinde yer almaktadır.

Gerede Yaylaları

Gerede’nin güneyinde 1200–1500 m. yüksekliklerde bulunan bu yaylalar, Haşat, Zorpan ve Doğu Köroğlu Dağları üzerinde bulunan Dörtdivan Yaylaları’dır.

Kıbrısçık Yaylaları

Köroğlu Dağları’nın güney yamaçlarındaki düzlük alanlardaki, Belen, Karaköy, Kökez, Bölücekkaya, Karadoğan ve 1825 m. yükseklikte bulunan Devevira en önemli yaylalardır.

Mengen Yaylaları

Mengen ilçesinin doğusunda yer alan başlıca yaylalar, Sarıklı, Soğucak, Mile, Sepetçiler, Çelebioğlu ve Çiftçatak yaylalarıdır.

Mudurnu Yaylaları

İlçenin kuzeyi ve Abant Gölü güneyinde yer alırlar. Dedeler, Alpagut, Dodurga ve Dağyolu yaylaları en önemlileridir.

Göynük Yaylaları

1000–1500 m. arasında bir şeritte sıralanan yaylaların en önemlileri Karabey ve Kaşıkçı yaylalarıdır.

Seben Yaylaları

Kiraz Dağı çevresinde toplanmış, ortalama 1400 m. yükseklikte olan bu yaylaların en önemlileri Gerenözü ve Kıkık yaylalarıdır.

Dağ ve Doğa Yürüyüşü
Bolu’nun doğal zenginliği, dağ sporlarına imk''n tanımakla birlikte, doğa yürüyüşlerine de ayrı bir zevk katmaktadır. Bu doğal zenginliklerin başında gelen Abant, yazın piknik ve ideal bir dinlenme yeri olup, kışın kış sporlarının yapılabileceği Türkiye’nin en tanınmış turistik yörelerindendir. Buz pateni sahası Türkiye’deki ilk doğal buz pateni sahasıdır.

                Abant Gölü çevresi gece için aydınlatılmış ve yaya yürüyüş yolu yapılmıştır. Bunun dışında Yedigöller Milli Parkı, Seben Yaylaları, Bolu Fındığı Tabiatı Koruma Alanı, Kökez Koruma Alanı, Sülüklügöl Tabiatı Koruma Alanı görülmeye değer doğal değerler arasında olup, doğa yürüyüşlerine elverişli alanlardır.

                Dağ tırmanışı yapılabilecek yerler açısından, Köroğlu Dağları (en yüksek noktası 2378 m.), Aladağlar (kamp tesisi mevcut), Seben Dağları (1854 m.), Orhan ve Kaplandede Dağları (Kızıltepe en yüksek yeri 1486 m.), Bolu Dağları (en yüksek yeri Çele Doruğu 1954 m.), Elmacık Dağı (1760 m.), Abant Dağları (1748 m.), Sünnice Dağları (1828 m.), Gerede’nin kuzeyinde Arkut (1077 m.), Göl Dağları (1113 m.) ve Mudurnu civarındaki Ardıç Dağları gibi dağlar önemli potansiyele    sahiptir. Doğa yürüyüşü yapılan bölgelerde, mevcut doğal dokunun korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi önemli bir faktördür.

Bisiklet Turizmi

Abant ve Gölcük Gölleri çevresi ile yaylalar arasında bulunan orman yolları dağ bisikleti turları açısından önemli potansiyele sahiptir

Kamp ve Karavan Turizmi
Dinlenmek, doğadan yararlanmak isteyen herkese hitap edebilecek özelliklere sahip Yedigöller Milli Parkı, kamp kurmak için düzenlenmiştir. Bolu’da Orman Bölge Müdürlüğü kontrolündeki kampingler:

Yedigöller Milli Parkı Bolu

Abant Tabiat Parkı Abant – Bolu

Aladağ-Göksu Orman İçi Dinlenme Yeri  – Bolu

Karagöl Orman İçi Dinlenme Yeri Kıbrısçık – Bolu

Þirinyazı Göleti - Mengen

Sportif Olta Balıkçılığı
Birçok gölü bünyesinde barındıran Bolu, sportif olta balıkçılığı için ideal bir bölgedir. Abant Gölü’nde benekli alabalık, İtalyan alabalığı, Yedigöller’de İtalyan alabalığı, Gölcük’te alabalık, Gölköy Barajı’nda alabalık ve sarı sazan, Yeniçağa Gölü’nde sazan ve tatlı su yayını, Karadere bölgesindeki orman içi derelerde ve Aladağ bölgesindeki derelerde mercan balığı bulunmaktadır.

Kuş Gözetleme
Dörtdivan ilçesinde yer alan Kavaklı Dağı burada üreyen kara akbaba   popülasyonuyla önemli kuş alanı statüsü kazanır.Bunun dışında Yedigöller,  Abant Gölü ve Yeniçağa Gölü civarları da kuş gözetleme olanaklarına sahiptir. Yeniçağa Gölü kıyısında kuş gözlem kulesi bulunmaktadır.

Atlı Doğa Yürüyüşü
Abant Gölü, Bolu Yaylaları ve Gölcük Gölü, doğa yürüyüşü yapılabilecek potansiyele sahiptir.

Bitki İnceleme
Abant Gölü çevresi ve Yedigöller Milli Parkı zengin florası ile bitki inceleme açısından önemli bölgelerdir. Bunların dışında, Sülüklügöl Tabiatı Koruma Alanı, Kökez Tabiatı Koruma Alanı, Akdoğan (Ebe Çamı) Tabiatı Koruma Alanı ve Bolu Fındığı Tabiatı Koruma Alanı bitki inceleme potansiyeline sahip alanlardır. Orman örtüsünü ağırlıklı olarak kayın oluşturmaktadır. Gürgen ve kestane türleri, ıhlamur, çınar, meşe, kızılağaç, yabani fındık, dişbudak, beyaz söğüt ve titrek kavak orman örtüsünü oluşturan diğer ağaç türleridir.

Yamaç Paraşütü
Yamaç paraşütü için Abant Dağları’nda çok uygun yerler mevcut olup, yaz aylarında büyük şehirlerden bu sporu yapmak isteyenler için Abant’a turlar düzenlenmektedir. Ayrıca, burada Uluslararası Yamaç Paraşütü yarışmaları düzenlenmektedir.

Yaban Hayatı
Bolu’nun dört yanını kuşatan orman tabakası ve zengin bitki örtüsü, beraberinde çok çeşitli hayvanların görülmesini sağlar. Ormanlık alanlarda ayı, vaşak, yaban domuzu, geyik, karaca, kurt, sansar, tilki, porsuk, tavşan, kokarca, gelincik, kunduz ve sincap gibi kara hayvanları ile keklik, üveyik, bıldırcın, çil, toy, turna, çulluk, güvercin gibi kuşlar ve atmaca, şahin, kartal gibi yırtıcı kuşlar sıklıkla görülmektedir.

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 12:32:03 ÖS
Yapmadan Dönme


Abant Gölü, Gölcük, Yedigöller, Sünnet Gölü, Sülük Gölü, Aladağ Göleti, Esentepe, Akkayalar ve Bolu Yaylalarını GEZMEDEN ;

Göynük ve Mudurnu İlçelerindeki Türk Evlerini ile Seben Kaya Evleri’ni GÖRMEDEN

Kartalkaya’da kayak, Abant’ta yamaç paraşütü, Aladağ-Beşpınarlar’da doğa sporları, Yedigöller’de kamp YAPMADAN;

Bolu Yemeklerini TATMADAN ; Bolu’dan fındık şekeri, Bolu çikolatası, çam balı, kaymak, Bolu tereyağı, çam kolonyası, Bolu patatesi ve saray helvasını ALMADAN DÖNMEYİN.

Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 12:44:19 ÖS




Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 12:48:40 ÖS




Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 01:05:53 ÖS




Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 01:08:43 ÖS




Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 01:10:24 ÖS




Mercan

Ziyaretçi
Mart 05, 2009, 01:12:17 ÖS




SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.161 saniyede 26 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017