Mart 02, 2009, 11:03:26 ÖÖ
Kültürel Detaylar
Dil
Mahalli olarak kullanılan sözcükler
Gurlamak : Mali durumu iyi olmak.
Beygir : At
Canavar : Kurt
Kelkeli : Hindi
İreçber : Çiftçi
Gayma : Para
Nacak : Balta
Cice : Nine
Döngel : Muşmula
Yalak : Ağaç su kabı
Sahan : Su kabı
Çekel : Saban kazıyıcı
Kukmiyav : Baykuş
Kürde : Yaşlı kadınların giydiği içi pamuklu ceket
Gade : Yenge
Tosbaha : Kamlubağa
Esi : Ucu yanık odun
Santır : Ters iş yapan
Böle : Teyze çocuğu
Çıkancı : Teyze çocuğu
Hayan : İstenilmeyen şeyi konuşmak
Sası dağarcığı : İstenilmeyen şeyi konuşmak
Meymenetsiz : Yaramaz
Ozanlamak : Israrla tekrar etmek
Saduna : Ukela
Enki : Elindeki
Cibindirik : Gelin atının üstüne örtülen al örtü
Kesmik : Buğdayın ayrılmamış hali
Zanır : Yersiz hareket eden
Sayık : Düşünmeden hareket eden
Edebiyat
İlimizde yaşayan önemli şahsiyetler
Edebalı, 1208 yılında Horasan’ın Merv şehrinde doğmuştur. Osman Gazi’nin kayınpederi ve Anadolu’nun ilk Ahi Þeyhlerindendir. çocukluğunu Horasan’da geçiren Edebalı, tahsilini Þam’da tamamlayarak devrin büyük bilginlerinden ders almış ve Eskişehir’in İtburnu Köyüne yerleşmiştir.
Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi, kuruluş döneminde ahilerden ve özellikle Ahi Þeyhi olan Edebalı’dan büyük yardım görmüşlerdir.Osman Bey, Söğüt’teki tanışmasından sonra (1281) sık sık Þeyh Edebalı’nın Eskişehir’deki dergahını ziyaret ederek onun görüşlerinden faydalanmıştır. Edebalı Bilecik’in fethinden sonra da Bilecik Kadılığına tayin edilmiştir.
Þeyh Edebalı at sırtında gezen, yayla ve otlaklarda dolaşan Kayı Aşiretini bir hamur gibi yoğurmuş, onların yerleşik hayata geçmelerinde önemli rolü olmuştur. Devlet yapısının kurulmasında büyük hizmetler veren ve yardım eden, bu bakımdan Osmanlı Devleti’nin “Manevi Lideri” olarak bilinen Edebalı, 1328 yılında 120 yaşında vefat etmiştir. Edebalı’nın bazı uyarı ve sözleri şunlardır:
“Toprağa bağlanınız. Suyu israf etmeyiniz. Veriniz; elleriniz yumuk kalmasın. İlim sahiplerini koruyunuz. Ağaç dikiniz.....”
ÞEYH EDEBALI’NIN OSMAN BEY’E NASİHATI
Oğul,
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar
Akşam ezanında ölürler.
Avun oğlum avun,
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın,
Ama, bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener,
Sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.
Daima sabırlı, sebatlı ve iradına sahip olasın.
Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.
Bütün fethedilemeyen gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler,
Ancak senin erdemlerinle
Gün ışığına çıkacaklar.
Ananı-atanı say.
Bereket büyüklerle beraberdir.
Bu dünya inancını kaybedersen
Yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Açık sözlü ol.
Her sözü üstüne alma, gördün söyleme, bildin bilme.
Sevildiğin yere sık gidip gelme.
Kalkar itibarın, muhabbet olmaz.
Üç kişiye acı:
Cahiller arasındaki alime,
Zenginken fakir düşene,
Hatırlı iken itibarını kaybedene.
Unutma ki yüksekte yer tutanlar
Aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğunda mücadeleden korkma.
Bilesin ki atın iyisine doru,
Yiğidin iyisine deli derle
Dursun Fakıh:
Karaman’da doğmuş, Þeyh Edebalı’nın öğrencisidir. Dursun Fakıh; tefsir, hadis, fıkıh bilimlerini okumuştur. Osmanlı Devletinin kuruluşuna şahitlik etmiş bir Türk Bilginidir . Þeyh Edebalı’nın kızını alarak damadı ve Osman Gazi ile de bacanak olmuştur.
28 Eylül 1299 yılında Karacahisar fethedildikten sonra, Osman Gazi adına Cuma Hutbesini okuyup, Cuma Namazını kıldırmıştır. Böylece, hem Osman Gazi’nin hür ve tam İstiklal sahibi bir Devlet Başkanı olduğunu, hem de Osmanlı Devletinin İstiklalini dünyaya ilan etmiştir.
Dursun Fakıh, Osmanlı Devletinin ilk imam-hatibi ve ilk kadısı olma şerefine elde etmiştir. “Gazavetname” adlı bir eseri bulunmaktadır. Anadolu’da milli birlik ve milli kültür birliğinin oluşmasına hizmet eden bir Türk Büyüğüdür.1327 yılında vefat etmiştir.
Halk Þairleri
Þair Salih KORKMAZ
1941 Amasya doğumlu şair Milli Eğitim Müdürlüğünden emekliye ayrılmıştır.
1987 yılında Türkiye birincisi Kadere Bak şarkı sözü Salih KORKMAZ’a Hürriyet’ten Altın Kelebek, Milliyet’ten ikincilik ödülü kazandırdı. Türkiye genelinde 600’ün üzerinde eseri bulunmaktadır. 42 eseri Türkiye radyo ve TV de icra edilmektedir.
BİLMİYORUM
Yıllar bitmez gide gide
Vefa yoktur sevgilide
Gönül kime isyan ede?
Bilmiyorum bilmiyorum…
Kadehimde yoktur meyim,
Halime bak ne haldeyim,
Aşık mıyım, bilmem neyim?
Bilmiyorum, bilmiyorum..
Uzattım bak ellerimi,
Coşturdum sevda serimi,
Başımdaki aşk yelimi,
Bilmiyorum bilmiyorum,
AÐLAMIÞIM GÜLMÜÞÜM
Ağlamışım gülmüşüm,
Kırılıp dökülmüşüm,
Aşkın için ölmüşüm
Senin umurunda mı?
Deryalara dalmışım,
El açıp yalvarmışım,
Yılarca ağlamışım,
Senin umurunda mı?
Deli diyorlar bana,
Ağlarım yana yana,
Esir olmuşum sana,
Senin umurunda mı?
Söz : Salih KORKMAZ
Müzik : Alaeddin ÞENSOY
Anlatmalar
Efsaneler
Osman Gazi’nin Rüyası:
“Bir rüyadan doğan Devlet: Osmanlılar” Osman Bey, sık sık Þeyh Edebalı’nın ziyaretine gider, öğütlerini dinlerdi. Misafir olarak kaldığı bir gecede gördüğü rüya şöyle idi: Þeyhin koynundan çıkan bir ay geldi kendi koynuna girdi. Göğsünden bir ağaç bitti. Öylesine büyük bir ağaç oldu ki dalları gökleri, kökleri tüm dünyayı sardı.
Gölgesi bütün yeryüzünü tuttu. İnsanlar o ağacın gölgesinde toplandılar.Ulu dağlara ve dağların eteğinden çıkan çoşkun sulara hep o ağaç gölge etti.
Osman Bey rüyasını Þeyh Edebalı’ya anlatır. Edebalı rüyayı şöyle yorumlar: “Oğul Osman , Padişahlık sana ve soyuna kutlu olsun, kızım senin helalin oldu.”
Halk Hikayesi
Zamanın birinde padişah ile iki veziri varmış. Gezerken pınarın başına gelmişler. Pınarın başında da bir kızcağız oturmuş gergef işlermiş Padişah, kızı pek beğenmiş. Bakalım demiş, güzel olduğu kadar akıllı mı?
Kıza sormuş:
-Yavrum, ne işlersin?
-Gergef işliyorum efendim.
-Baban ne iş yapar?
-Azı çok yapmağa gitti.
-Peki, annen?
-Biri iki yapmaya gitti.
-Hımım... Eviniz çok güzel yavrucuğum, ama, bacası yamuk?
-Bacası yamuktur, ama, dumanı doğru üfler efendim.
-Peki kızım! Sana iki kaz yollasam yolar mısın?
-Hay hay efendim... Padişahı alır bir düşünce. Bu kızcağız pek akıllı, ama ne demek istedi?... Vezirlerini çağırır ve: - “Bunların cevaplarını öğreneceksiniz. Öğrenmezseniz sizin için hiç iyiolmaz!” der. Vezirler başlarlar kara kara düşünmeye... Sonunda:
- “Aman ne düşünüyoruz, kıza soralım, bir kese altını alınca bülbül gibi öter” diyerek kıza giderler.
- “Kızım şu soruların cevabını söyler misin bize?”
- “Tabii, ama bir kese altın isterim.” Verirler bir kese altını... Kız konuşur:
- “Babam rençberdir. Azı çok yapmaktan maksat bu. Annem ebedir; doğum yaptırır. Biri iki yapar. Padişah “eviniz güzel, ama, bacası yamuk” demekle “güzelsin, ama, gözlerin şaşı” demek istedi. Ben de “gözlerim şaşıdır, fakat, iyi görürüm” dedim. “İki kaz göndersem yolar mısın? diye sormuştu. Ben de “hay hay” dedim. İki kaz da sizsiniz; sizi yoldum.
Maniler
Evliler: - Kiraz dalın eğmeli, Kızlar: - Bir taş attım camiye
Kirazını yemeli, Yuvarladı karşıya
Þu yetişen kızlara; Zamane gelinleri
İç güveysi girmeli... Yarım çanak turşuya!...
Evliler- Hoca geliyor hoca, Kızlar: - Aynaya bakamadım,
Ayağı koca koca Tokamı takamadım,
Kızları küçük sanmayın Küçükken gelin oldum;
Onlar istiyor koca... Kocama bakamadım...
Evliler: - Ocak başında fıstık, Kızlar: - Alvardan atlasana,
Lambayı yavaş kıstık, Ispanak toplasana,
Zamane gelinleri; Yenge sana ne dedik?
Taze kavrulmuş fıstık Ağzını toplasana!...
Kalıplaşmış Sözler
Mahalli Sözler Ve Sözcükler
-Komşusunu yeren kendisini yerer.
-Ölümü gören hastalığa razı olur.
-Aç köpek fırın yakar.
-Domuzdan toklu doğmaz.
-Yörüğün pazara gittiği gibi gitmek.
-Büyük kapıdan ot alda kız alma.
-Klavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz.
-Arpacık kumrusu gibi düşünmek.
-Kafadarın bir, arkadaşın çok olsun.
-Kapıyı değiştirmek (değiştirmemek)
-Hasandağı’na oduna gider gibi gitmek.