...Tefekkür...
Hüznüm yüreðime dokunan dûamýn sûkûtudur...

dokunma artık yüreğime,
kalemin, kelamından keskin
nazarın uzaklığından...
yakınlığın yakışından…
derin yaralar açan bir hezeyanın eşiğinde,
hicret izni beklerim ben,
sessizce,
sabırla…
harflerin sıcaklığında yanıyor dilim
susmak hiç bu kadar kalbime dilenmemişti.
ah yar sözü,
haydi anlatıver tüm seslerin alıp başını gittiği yeri
sekinet inen o dağı,
içini tur-i sina yapmanın bedelini.
babamın diline duanın dokunduğu vaktin biriydi
kaderime aşk’ın böyle yazılışı,
kabul edilmiş duaların ahirinde, aşk’a adanayım diyedir gelişim
aşk’ı adayarak olmasın gidişim.
beyazına siyahi kelimeleri ulamışım hayatın,
bulanmış mı içimdeki akıp giden nehir?
kurumuş mu içime can veren deniz?
duyuyorum uzaklardan gelen çığlıkları,
ölünün kaçıncı günüdür acaba toprağın altında,
kaç gece hesapsız soluklarının hesabını veremedi?
heyhat,
beni mi çağırıyor bu ses,
y/anıldım mı?
y/andım mı?
y/anacak mıyım?
-ölümle/ ölümü…-
nokta!
Sare Nokta