Mezopotamya
Güneydoğu Anadolu´dan başlayarak, Basra Körfezi´ne kadar uzanan, Dicle ve Fırat Nehirleri arasındaki bölgeye Mezopotamya denir.
Mezopotamya, verimli topraklara sahip olması, iklim şartlarının uygun olması gibi nedenlerden dolayı, sık sık istila ve göçlere sahne olmuş, insanlar arasındaki kültür etkileşimi fazla olduğundan medeniyet bu bölgede gelişmiştir.
Sümerler
Birbirinden bağımsız, "site" denilen şehir devletleri halinde yaşadılar. En önemli şehirleri, Ur, Uruk, Lagaş´tır. Bu şehir devletleri, "ensi" veya "patesi" denilen rahip-krallar tarafından yönetiliyordu.
Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin, tapınaklarına ziggurat denirdi. Mezopotamya´da evler ve tapınaklar, taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Hem bu özelliğinden, hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar, günümüze kadar ulaşmamıştır
Günümüz uygarlığının temeli olan yazıyı (çivi yazısı), ilk kez Sümerler bulmuştur (M.Ö. 3500). Tarihte ilk yazılı hukuk kuralları da Sümerler tarafından oluşturulmuştur. Bu özellikleri ile Sümerlere, dünyadaki ilk hukuk devleti diyebiliriz. Lagaş Kralı tarafından oluşturulan ilk yazılı kanunlar, "fidye ve bedel" sistemine dayanıyordu.
Sümerlerin en önemli edebiyat eserleri; Gılgamış Destanı, Yaradılış Destanı ve Tufan Hikayesi´dir.Sümerler aynı zamanda matematik ve geometrinin de temellerini atmışlardır. Dört işlemi bulmuşlar, dairenin alanını hesaplamışlar, çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlardır.
Sümerler, astronomide de gelişmişlerdir. Burçları bulmuşlar, bir ayı 30, bir yılı 360 gün olarak hesaplamışlardır. İlk kez Aay yılı hesabına dayanan takvimi, Sümerler bulmuşlardır.
Örf, adet, gelenek ve dil yapılarına, kullandıkları aletlere bakılarak, Sümerlerin, Mezopotamya´ya Orta Asya´dan geldikleri, Türk olabilecekleri tahmin edilmektedir. Akkadlar tarafından yıkılmışlardır.
Güneydoğu Anadolu´dan başlayarak, Basra Körfezi´ne kadar uzanan, Dicle ve Fırat Nehirleri arasındaki bölgeye Mezopotamya denir.
Mezopotamya, verimli topraklara sahip olması, iklim şartlarının uygun olması gibi nedenlerden dolayı, sık sık istila ve göçlere sahne olmuş, insanlar arasındaki kültür etkileşimi fazla olduğundan medeniyet bu bölgede gelişmiştir.
Sümerler
Birbirinden bağımsız, "site" denilen şehir devletleri halinde yaşadılar. En önemli şehirleri, Ur, Uruk, Lagaş´tır. Bu şehir devletleri, "ensi" veya "patesi" denilen rahip-krallar tarafından yönetiliyordu.
Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin, tapınaklarına ziggurat denirdi. Mezopotamya´da evler ve tapınaklar, taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Hem bu özelliğinden, hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar, günümüze kadar ulaşmamıştır
Günümüz uygarlığının temeli olan yazıyı (çivi yazısı), ilk kez Sümerler bulmuştur (M.Ö. 3500). Tarihte ilk yazılı hukuk kuralları da Sümerler tarafından oluşturulmuştur. Bu özellikleri ile Sümerlere, dünyadaki ilk hukuk devleti diyebiliriz. Lagaş Kralı tarafından oluşturulan ilk yazılı kanunlar, "fidye ve bedel" sistemine dayanıyordu.
Sümerlerin en önemli edebiyat eserleri; Gılgamış Destanı, Yaradılış Destanı ve Tufan Hikayesi´dir.Sümerler aynı zamanda matematik ve geometrinin de temellerini atmışlardır. Dört işlemi bulmuşlar, dairenin alanını hesaplamışlar, çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlardır.
Sümerler, astronomide de gelişmişlerdir. Burçları bulmuşlar, bir ayı 30, bir yılı 360 gün olarak hesaplamışlardır. İlk kez Aay yılı hesabına dayanan takvimi, Sümerler bulmuşlardır.
Örf, adet, gelenek ve dil yapılarına, kullandıkları aletlere bakılarak, Sümerlerin, Mezopotamya´ya Orta Asya´dan geldikleri, Türk olabilecekleri tahmin edilmektedir. Akkadlar tarafından yıkılmışlardır.