Mâide / 3. Ayet
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪ينًاۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

Size þunlar haram kýlýndý: Kendiliðinden ölen murdar hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan baþkasýnýn adýna kesilen hayvanlar, henüz caný çýkmadan yetiþip þartýna uygun tarzda kestikleriniz dýþýnda boðularak, bir þey vurularak, yukarýdan yuvarlanarak, boynuzlanarak yahut yýrtýcý bir hayvan tarafýndan parçalanarak ölen hayvanlar, putlara ait sunaklarda kesilen hayvanlar ve zar atarak, kumar oynayarak elde edilen etler, yiyecekler. Bunlarý yemek, Allah'ýn yolundan çýkmaktýr. Bugün artýk kâfirler dîninizi söndürmekten ve sizi dinden döndürmekten ümitlerini kesmiþ durumdadýrlar. O halde onlardan korkmayýn, benden korkun. Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladým ve sizin için din olarak Ýslâm'ý seçtim. Ancak kim açlýktan bunalýp çaresiz kalýrsa, günaha meyletmeksizin haram olan bu etlerden yiyebilir. Çünkü Allah çok baðýþlayýcýdýr, engin merhamet sahibidir.

Abdullah ayderûsî

Başlatan [email protected], Nisan 12, 2009, 04:00:05 ÖÖ

[email protected]

Ziyaretçi
Nisan 12, 2009, 04:00:05 ÖÖ
ABDULLAH AYDERÛSÎ

Yemen evliy''sından. İsmi, Abdullah bin Abdullah bin Abdullah Ayderûs, künyesi Ebû Muhammed'dir. 1538 (H.945) senesinde Yemen'de doğdu.

Abdullah Ayderûsî küçük yaşta Kur'''n-ı kerîmi ezberledi. Âlim bir z''t olan babasından ilim öğrendi.Annesi F''tıma binti Abdurrahm''n da, evliy''lık derecelerine kavuşmuş bir hanımdı. Onun terbiyesi ile yetişti. Ayrıca dînî ilimleri Þih''büddîn Ahmed, Hüseyin bin Abdullah, Ahmed bin Abdullah ve başkalarından öğrendi. Sonra, Hindistan'ın Ahmed''b''d şehrinde bulunan babasının yanına gitti ve okumaya dev''m etti. Daha sonra hacca gitti. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevveredeki birçok ''limden ilim öğrendi. Fıkıh, hadîs, tefsîr ve usûl ilminde yükseldi. Memleketine dönüp ilim ve edeb öğretmeye, ders vermeye başladı. Çok uzak yerlerden akın akın ilim öğrenmeğe geldiler. Hadramût beldesinde ilimde en üstün zat oldu. Pek çok kimse talebesi oldu. Muhammed ve Zeynel''bidîn adındaki oğulları ile,Abdurrahm''n Sekk''f, Ebû Bekr Þiblî adlarındaki torunları, İm''m Abdullah bin Muhammed, Hüseyin bin Abdullah, Þeyhülisl''m Ebû Bekr bin Abdurrahm''n, Þih''büddîn, K''dı Ahmed bin Hüseyn, Fakîh Abdurrahm''n bin Akîl, Seyyid Ebû Bekr bin Ali, Hüseyn ve başkaları kendisinden ilim öğrendiler.

Abdullah Ayderûsî'nin ömrü, hep ilim öğretmekle geçti. Allahü te''l'' ona uzun ömür verdi. Çok cömert olup, îtib''r s''hibiydi. Asrının büyük ''limlerinden olduğunu herkes kabul etti. Yumuşak huyluluğu yanında heybetli olması ile karşısındakine saygı telkin ederdi. Susması çok olup, lüzumsuz konuşmazdı. Evinde ib''detle meşgûl olur, ancak cum'' namazı için veya bir düğün yemeğine çağrıldığında evinden çıkardı. Evinden çıktığında sokaklar onu görmek ve du'' almak isteyenlerle dolup taşardı. Çok ker''metleri görüldü. Bir talebesine bir beldeye gidip orada bulunmasını söyledi, o da gitti. Hocasına bağlılığı ve muhabbeti sebebiyle çok geçmeden orada hizmetler yapıp m''nevî derecelere kavuştu.

Sevdiklerinden birinin kıymetli bir eşy''sı çalınınca, bu duruma çok üzüldü. Ayderûsî onun bu h''lini görünce; "Falan yere git. Orada bekle, yanına gelen ilk kimseye aldığı malı getirmesini söyle." Getirip verirse güzel. İnk''r ederse onu al buraya getir." buyurdu. O da yanına ilk gelen kimseye söyledi. O kimse aldığı malı getirip eksiksiz teslim etti.

Ayderûsî, Yemen'in Terîm şehrinde çok hayır eserleri yaptırdı. Yaptırdığı mescidler meşhûrdur. Mescid-ül-ebr''r ve Mescid-ün-nûr bunlardandır. Yolcular ve fakîrlerin istif''desi için hurma fidanları dikti. Uzun bir zaman gözleri görmez oldu. Sonra açıldı. Fazîlet s''hibi kimseler onu medh eden kasîdeler yazdılar.

1610 (H. 1019) senesinin Þubat ayının dokuzunda Perşembe günü ikindi namazının secdesini yaparken vef''t etti. Cen''ze namazı cum'' günü büyük bir kalabalık tarafından kılındı. Cen''zesinde sultan ve devlet adamları da yer aldılar. Önceden Yemen'de Terim kasabasının Zenbil kabristanında hazırladığı yere defnedildi. Sonra mezarın üzerine bir de türbe yapıldı.

KERÂMETLERİ ÇOKTU

Âriflerden biri rüy''sında, Peygamber efendimizi Müdeyhac Mescidinin mihr''bında namaz kılarken gördü. Abdullah Ayderûsî de Peygamberimize uymuş olarak namaz kılıyordu. Abdullah bin Ahmed de, Ayderûsî'nin arkasındaki safta idi. Ayderûsî, c''minin sahn (ortasındaki boşluk) kısmında idi ve üzerine yağmur yağıyordu. Rüy''yı gören z''t, bu rüy''sını s''lih bir kimseye anlattı. O kimse rüy''yı şöyle t''bir etti:

Bu rüy'', Ayderûsî'nin Peygamber efendimize tam uyduğuna; yağmur da, ker''metlerinin çokluğuna del''let eder. Çünkü onun ker''metleri çoktur.

1) Hul''sat-ül-Eser; c.1, s.49
2) Nûr-üs-S''fir; s.200
3) El-Meşre-ur-Revî; c.2, s.135
4) İsl''m Âlimleri Ansiklopedisi; c.15, s.196

SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.118 saniyede 25 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017