Bakara / 185. Ayet
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Orucun farz kýlýndýðý ramazan ayý, insanlara hidâyet rehberi olup onlara doðru yolu gösteren ve hakký bâtýldan ayýrýcý en açýk delilleri ihtiva eden Kur'an'ýn indirildiði aydýr. Ýþte bu sebeple içinizden ramazan ayýna eriþen orucunu tutsun. Ancak hasta veya yolcu olup da oruç tutamayan kimse, tutamadýðý oruçlarý baþka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylýk diler, fakat zorluk dilemez. Bütün bunlar sayýyý tamamlamanýz, size doðru yolu gösterdiði için Allah'ýn yüceliðini tanýmanýz ve O'na þükretmeniz içindir.

Evlilikte Mutluluk Formulü 3İ...

Başlatan liprade, Mayıs 09, 2009, 07:43:33 ÖS

liprade

ADMiN
8,616
Mayıs 09, 2009, 07:43:33 ÖS
Evlilikte mutluluk formulü 3İ

Hz. Adem’den günümüze gelinceye kadar tüm insanlık huzur ve mutluluğu aramış, bu konu ile alakalı ciltler dolusu kitaplar yazılmış, sözler söylenmiştir. Oysa mutluluğun formulü oldukça kolay..

Kimi mutluluğu parada görmüş, kimi evladında ve ailesinde, kimileri de çeşitli batıl inançlarda aramış huzuru…

Bilmem kaç milyar insan geleceğini öğrenmek ve işlerinde isabetli karar vermek için servetler harcamıştır.

Rehberimiz Hz. Muhammed (sav) bizlere işlerimizde başarıyı yakalamanın, isabetli kararlar vermenin, huzurlu, mutlu bir şekilde yaşamanın formülünü söylüyor: “İstihare eden mahrum olmaz; istiş''re eden pişman olmaz; iktisat eden fakirlik sıkıntısı çekmez.”

(Taberanî; Mu’cemu’s-Sağir)


Yani; 3İ: İstihare, İştişare, İktisat.

Haydi hep beraber bu 3İ’nin deryasında kulaç atıp hayatımızı mutlu, kararlarımızı isabetli bir hale getirelim.


*İSTİHARE:

İstihare “hayırlı olanı istemek” anlamına gelir. İnsanlar, kendileri için önemli olan bir karar verecekleri veya bir seçim yapacakları zaman, bazen belki eldeki verilerin yetersizliği sebebiyle veya çeşitli sebeplerle dünya ve ''hiret bakımından kendileri için hangi seçimin hayırlı olacağını kestiremezler ve bunu bilmek için çeşitli çarelere başvururlar.

Mesela, Peygamberimiz’in (s.a.v) nübüvvetle görevlendirildiği sıralarda Araplar’dan bir kimse yolculuğa çıkmak istediğinde, bu yolculuğun kendisi için hayırlı olup olmadığını anlamak için fal oklarına başvururdu.

Peygamberimiz (s.a.v.) bu ''deti kaldırarak onun  yerine istihareyi getirmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Biriniz bir iş yapmaya niyetlenince farzın dışında iki rek’at namaz kılsın ve şöyle desin: Ey Allahım, ilmine güvenerek senden hakkımda hayırlısını istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum. Sınırsız lütfundan bana ihsan etmeni istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum.

Ben bilmiyorum, ama sen biliyorsun, ben güç yetiremem ama sen güç yetirirsin. Ey Allahım! Yapmayı düşündüğüm bu iş, benim dinim, dünyam ve  geleceğim açısından hayırlı olacaksa, bu işi benim hakkımda takdir buyur, onu bana kolaylaştır, uğurlu  ve bereketli eyle.

Yok, eğer benim, dünyam ve geleceğim için kötü ise, onu benden, beni ondan uzaklaştır. Ve hayırlı olan her ne ise sen onu takdir et ve beni hoşnut ve mutlu eyle!”

(Buhari, Teheccüd-25)

Namazda, makbul olanı; ilk rek''tta F''tiha ve K''firûn Sûresi, ikinci rek''tta ise F''tiha ve İhl''s Sûresi  okumaktır.

İki rek''t namaz kılıp  bu duayı  yaptıktan sonra, kalbe doğacak istek veya nefretle yahut yapıcı veya engelleyici sebeplerle işin hayırlı olan tarafı gerçekleşmiş olduğuna kanaat beslenir ve buna rıza gösterilir. Namazı kıldıktan sonra dünya kelamı etmemek, sağ tarafa ve kıbleye doğru yatmak, uyumaya çalışırken kalben zikretmek güzel olan şeylerdir.


*İSTİÞARE

Bir iş yaparken ehline sormaya “meşveret” veya “istiş''re” denir. İstişare sünnettir. Kur’an-ı kerimde mealen, “Yapacağın işi önce meşveret et!” buyruluyor. (Âl-i İmran, 159)

Hadis-i şeriflerde de buyruldu ki: “İstişare, pişmanlığa karşı kaledir.” “İnsanı pişman eden, kendi görüşündeki ısrardır.” (Maverdi) “Kendi düşüncenize göre hareket etmeyin!”

“Yapacağı işi ehli ile istiş''re edene, o işin en güzeli nasip olur.” (Taberani) Hazret-i Âdem, “İşlerinizi istiş''re ile yapın. Eğer ben, yasak meyve konusunda meleklerle istiş''re etseydim, musibete maruz kalmazdım” buyuruyor.


İstişare edilecek kimsede şu vasıflar bulunmalıdır:

1- Akıllı olmalı! Akıllı ile istiş''re galibiyet, ahmakla istiş''re mağlubiyet denilmiştir. Hadis-i şerifte: “Akıllıya danışıp onu dinleyen, doğruyu bulur, dinlemeyen pişman olur.”            (Maverdi)

2- Tecrübeli, işinin ehli olmalı! Çünkü her şey akla, akıl da tecrübeye muhtaçtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Tedbirli kimse, işinin ehli olana danışıp, ona göre hareket eder.”

(Ebu Davud)

3- İlim sahibi ve s''lih olmalı! Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Salih olan ''limlerle istiş''re edin!” (Taberani) Hazret-i Ömer, (Allah’tan korkanlarla istiş''re edin) buyurmuştur.

4- Dost olmalı! Dost olmayan kimseler, yanlış bilgi verebilir.

5- Fikri kuvvetli, sıhhatli olmalı! Düşüncesi dağınık, kaygılı kimselerin görüşü isabetli olmaz.

Danışılacak kimsenin, insanların h''lini, zamanın ve ülkenin şartlarını bilmesi gerekir. Bundan başka, aklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören ve hatta sıhhati yerinde olan kimselerle istiş''re edilir. Peygamber efendimiz ashabı ile istiş''re eder, bazen bir iş için, akıl, takva, hikmet ve tecrübe sahibi on kişiye danışırdı.

Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: “İstişare edilen, güvenilen kişidir, kendisine layık gördüğünü başkasına tavsiye eder.” (Taberani)

“Danışana, bilerek yalan söyleyen ona hıyanet etmiş olur.” (İbni Cerir)

“Danışan yardıma kavuşur. İstişare edilen emindir.” (Askeri)


*İKTİSAT:

İnsan, elindeki meşru malı ve serveti doğru zamanda doğru yerde, doğru şekilde ve doğru miktarda harcamalıdır. Buna inf''k ve cömertlik denir. Yine insan mülkiyetindeki meşru malı ve serveti harcamanın şartları oluşmadığı zaman doğru bir şekilde elinde tutmalıdır.

Buna da iktisat etme, tasarruf ve kanaat denir. İnfak ve cömertlik kadar iktisat ve kanaat da iyidir, güzeldir. Hz. Peygamber: “İktisad eden fakir olmaz, iktisad eden yoksulluk yüzü görmez”, “iktisad edenin hesabı kolay olur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned 1, 447, 198).

Diğer bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Güzel gidişat sahibi, sevilen ve iktisad eden bir insan olmak peygamberliğin 24 bölümünden bir bölümdür.”

(Tirmizi Rırr, 66, Ebu Davud, Edeb, 2).

İktisat etmeyen ve kanaatk''r olmayan bir kimse elinde olanı hesapsız harcadığı zaman zorunlu ihtiyacını karşılamak için dilenmek mecburiyetinde kalabilir, n''mert kişilere yüzsuyu dökebilir.

Bu da onun kişiliğine zarar verir. İnsanda şeref-i nefs ve izzet-i nefs denilen bir duygu vardır. N''mert kişiler önünde yüzsuyu dökmek bu asil duyguya zarar verir.

Onun için kara günde harcamak üzere ak akçe biriktirme tavsiye edilmiştir. Kalbimizin ve aklımızın yol göstericisi Kur’''n bize iktisadı ve cömertliği ne kadar güzel anlatıyor: “Eli sıkı olma ama büsbütün eli açık da olma, sonra elden çıkardıklarının hasretini çeker durursun.” (İsra, 29).

İşte dostlar; Rehber-i Ekber’in (s.a.v.) yolumuzu aydınlatan üç öğüdü. Gelin bunları hayatımıza düstur yapalım, hem mahrum, hem pişman, hem fakir olmayarak izzeti nefsimizi ve izzeti şerefimizi koruyalım.

İrfan mektebi






"Cehalet hýyar olmuþ gidiyor son sürat/  Enkaz-ý beþer koþuyor elde tuzluk alýk surat"

Bevadih

Ziyaretçi
Haziran 26, 2009, 02:21:12 ÖÖ
İstihare olayını anlamıyorum...Rüya ile amel edilmez ise...!

Mim abim...Bilgi istiyorum:)

MiM

ADMiN
11,903
Haziran 26, 2009, 07:49:44 ÖÖ
Alıntı yapılan: DahLia - Haziran 26, 2009, 02:21:12 ÖÖ
İstihare olayını anlamıyorum...Rüya ile amel edilmez ise...!
Mim abim...Bilgi istiyorum:)

Sevgili ablam,
'rüya ile amel edilmez' hükmü fıkhi bir hükümdür. yani mecburiyet olmadığını beyan içindir. bir müeyyidesinin olmadığını anlatmak içindir. istihare ihtiyari bir tercihtir.

konuyu şöyle açalım. herhangi bir konuda evvelen, somut doneler üzerinden hareket edilmesi gerekir. gerekiyorsa hukuki normlar üzerinden işlem yapılması gerekir. bu durumlarda zaten istihare söz konusu olmaz. fakat yapacağımız bir işte somut veriler söz konusu değil, hukuki bir mevzu da değil... iş tamamen ihtiyarımıza kalmış bir tercih söz konusuysa bu takdirde istihareye başvurulabilir...

istihare genelde, yapılıp yapılmaması konusunda getireceği sonucu kestirilemeyen, akibeti konusunda ikilem yaşanılan durumlarda Allah-u Teala'dan yardım istemektir. geleceği ya da hayırlı mı, hayırsız mı olacağı konusunda herşeyi en bilen Rabb-i Tealaya başvurmaktır. O'nun rüya ya da ilham yoluyla bize yol göstermesini istemektir.

mesela evlenme çağı gelipte şartları oluşan birinin 'evleneyim mi?' diye istiraheye başvurması gereksizdir. zira, evlenmek zaten dinimizin teşvik ettiği bir sünnettir. ama, evlenilecek kişi konusunda istihareye başvurulabilir. mesela bir aday vardır. öncelikle iyi araştırıldıktan sonra bu kişiyle evlenip evlenmeme konusunda kararsızlığa düştünüz. işte bu durumda istihare başvurabileceğiniz bir yöntemdir.

Bana öyle bir resim çiz ki... Gözlerim açýkken deðil, kapatýnca göreyim!

Bevadih

Ziyaretçi
Haziran 26, 2009, 04:38:49 ÖS
Değerli abim...Gene çok güzel izah ettiniz Rabbim razı olsun...

Peki şeytanın iğvası girerse işin içine... !

SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.119 saniyede 27 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017