Mâide / 93. Ayet
لَيْسَ عَلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ ف۪يمَا طَعِمُٓوا اِذَا مَا اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا ثُمَّ اتَّقَوْا وَاَحْسَنُواۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ۟

Ýman edip sâlih amel iþleyenlere, artýk bundan böyle günahlardan sakýnýp imanda sebât ile sâlih amellere devam ettikleri, sonra takvâlarý ve imanlarý tam saðlamlaþýp kökleþtiði, sonra hem günahlardan sakýnýp hem de iyilik yapmaya çalýþtýklarý takdirde, haram olmadan önce yiyip içtiklerinden dolayý bir günah yoktur. Çünkü Allah, iyilik ve ihsân sahiplerini sever.

Başarısızlık Taktikleri

Başlatan samimi, Şubat 10, 2009, 11:22:07 ÖÖ

samimi

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:22:07 ÖÖ
Burada başarısız olmak isteyenlere çeşitli ip uçları vereceğiz...
ilk başarısızlık taktiğimiz:

Herkes, Biri, Herhangibiri ve Hiçkimse adındaki dört kişi hakkında. ...


Bir zamanlar ; '' Herkes, Biri, Herhangibiri ve Hiçkimse '' adında dört ortak vardı...
Yapılması gereken çok önemli bir iş vardı ve Herkes, Biri'nin bunu yapacağından emindi. Aslında bu işi Herhangibiri de yapabilirdi. Fakat Hiçkimse yapmadı. Bunun üzerine Biri çok kızdı, çünkü bu Herkes'in işiydi. Herkes, Herhangibiri'nin bu işi yapacağını düşünmüştü, fakat Hiçkimse, Herkesin yapmayacağını bilmiyordu. Sonuçta Herhangibiri'nin yapacağı bir işi Hiçkimse yapmadığı için Herkes, Birini suçladı.
Çok önemli olan iş de yapılmamış oldu...

samimi

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:29:30 ÖÖ
ikinci hikayemiz Mesnevi'den:

Usta ve Þaşı Çırak

Bir ustanın, şaşı bir çırağı vardı. Usta bir gün çırağından,
içerideki depoya gidip raftaki şişeyi getirmesini istedi.
Þaşı çırak depoya gitti. Rafa baktığında iki şişe olduğunu
gördü. Dönüp ustasına gelerek, ''Usta rafta iki şişe var.
Hangisini getireyim?'' diye sordu. Usta da, ''Oğlum, o rafta
bir şişe var. Þaşılığı bırak. O bir şişeyi al gel'' dedi.
Çırak itiraz etti. ''Ustacığım beni azarlama. Ben o rafta iki
şişe gördüm. Hangisini istiyorsan söyle getireyim.'' Çocuğa
laf anlatamayacağını anlayan usta, ''O zaman o iki şişeden
birini kır, diğerini getir'' dedi.
Çırak gitti, şişenin birini yere vurup parçalayınca iki
şişenin de gözden kaybolduğunu farketti.
***
İnsanların arzu ve öfkeleri, şaşı görmelerine neden
olacağından gerçeği göremezler. Hatanın kendilerinde
olabileceğine ihtimal vermezler.

senarist081

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:31:58 ÖÖ
Teşekkürler... :)

DAMRAM

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:36:10 ÖÖ
İnsanların arzu ve öfkeleri, şaşı görmelerine neden
olacağından gerçeği göremezler. Hatanın kendilerinde
olabileceğine ihtimal vermezler.
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM COK SEY VAR HAYATIMIZDA ISIMIZE GELENI BIR ISIMIZE GELENI IKI GÖRÜYORUZ SASI OLMAK GEREKMIYOR DEGILMI

samimi

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:39:12 ÖÖ
Hz. Ali'ye sormuşlar edebi kimden öğrendin diye. Cevaben:
'' Edebsizden öğrendim. '' demiş...

samimi

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:40:03 ÖS
Birgün padişahın huzuruna bir adam getirmişler. Adamın bir hüneri varmış. 100 adım öteden fırlattığı ipliği, 100 adım ötedeki iğnenin deliğine geçiriyormuş.

Bunu başarmak tam 40 yılını almış.

Padişah "Göster bakalım hünerini" demiş.

Adam iğneyi bir sehpaya saplamış, sonra 100 adım geri gitmiş ve ipliği fırlatmış. İplik iğnenin deliğinden geçmiş.

Padişah "Tekrarla, tesadüf olmasın yoksa" demiş.

Adam tekrarlamış, gene isabet.

Padişah tam 10 kere tekrarlatmış, 10'unda da iplik hedefi bulmuş.

Padişah veziri çağırmış, "Þu adamı ödüllendirin. 100 altın verin, 100 de sopa vurun"

Adam "Aman padişahım bu nasıl ödül" demiş..

Padişah da " 100 altın hünerin için, 100 sopa da böyle lüzumsuz bir işe yıllarını harcadığın için" demiş.

Bevadih

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:48:36 ÖS
:D EyvAllah..

samimi

Ziyaretçi
Şubat 10, 2009, 11:52:22 ÖS
“İngiltere’de, yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine, ihtiyaçları oldukça kullandıkları; kredisi sınırsız çek defterleri yani limitsiz özel harcama yapma yetkileri vardır. İngiliz Devleti, yargıçlarına bu kadar çok güvenir.

Bir gün yargıcın biri bankaya gidip, yazmış olduğu tam 1.000.000 poundluk bir çeki bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri, en üst makamdan onay almadan bu kadar yüksek miktardaki bir meblağı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlık gibi kurumlara telefonlar etmişler. Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: Ödeyin !

Gel gelelim bankada dahi o kadar nakit yokmuş. Yargıca, ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün, para bir bavulun içinde hazırmış.

Aradan birkaç gün geçmiş. Yargıç, çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istemekteymiş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı’nı bilgilendirmişler. Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve yargıca, bu hareketinin sebebini sormuşlar.

Yargıç: ‘Kraliçe’nin hükümeti, bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım’ cevabını vermiş.

Müfettiş raporları, bakanlığa iletilmiş ve aynı gün yargıç, görevinden azledilmiş. Adalet Bakanlığı, yargıca gönderdiği azil yazısında, gerekçeyi şöyle açıklamış:

‘Kraliçe Hükümeti’nin saygın bir yargıcı, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez.’


'‘Güven” çok ince bir çizgidir ve asla tek taraflı olamaz.”

Bevadih

Ziyaretçi
Şubat 11, 2009, 12:01:31 ÖÖ
Süperdi... ;) Ama onlardan böyle asalet beklemiyorum kibarr oldukları doğruda:)

TeşekkürLer samimi..

samimi

Ziyaretçi
Şubat 11, 2009, 12:02:44 ÖÖ
ben teşekkür ederim...

siz de katkıda bulunabilirsiniz...

SUNFLOWERS

Ziyaretçi
Şubat 11, 2009, 12:10:40 ÖÖ
Çok güzellerdi Samimi..Emeğine sağlık.. ;D

rumeysa

Ziyaretçi
Mart 06, 2009, 10:13:46 ÖS
Alıntı yapılan: SUNFLOWERS - Şubat 11, 2009, 12:10:40 ÖÖ
Çok güzellerdi Samimi..Emeğine sağlık.. ;D

ey memleket ey

Ziyaretçi
Mart 07, 2010, 08:46:22 ÖÖ
bravo

SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.118 saniyede 25 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017