Nisâ / 16. Ayet
وَالَّذَانِ يَأْتِيَانِهَا مِنْكُمْ فَاٰذُوهُمَاۚ فَاِنْ تَابَا وَاَصْلَحَا فَاَعْرِضُوا عَنْهُمَاۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ تَوَّابًا رَح۪يمًا

Ýçinizden iki erkek fuhuþ yaparsa onlarý cezalandýrýn. Eðer tevbe eder, hallerini düzeltirlerse artýk onlara ceza vermekten vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri çokça kabul eden, çok çok merhamet edendir.

MEHDİ ALEYHİSSELAM

Başlatan Fussilet, Kasım 05, 2008, 08:42:38 ÖS

Fussilet

ADMiN
7,935
Kasım 05, 2008, 08:42:38 ÖS
MEHDİ ALEYHİSSELAM

Seyyid Muhammed bin Rasul el Berzenci, el-İşaa li Eşrat-is-Saa adlı  eserinde diyor ki: "İsa Aleyhisselam, bir ikindi namazında inecektir. Namaza  kamet edildiği halde imam geriye cekilecek ve o imam olacak; Rasulullah  Sallallahu Aleyhi ve Sellam'im sünneti üzere namazı  kıldıracaktır. Binaenaleyh İsa Aleyhisselam'ın Mehdiye sabah namazında iktida  edeceğini beyan eden hadisler tevil edilir."

    Bizim için İsa Aleyhisselam'ın veya Mehdi'den hangisinin hangisine  imametlik yapacağını bilmek söz konusu değildir. Her iki vecih de  muhtemeldir. Nitekim Aliyy-ul-Kari el-Meşreb-ul Verdi fi Mesheb-il-Mehdi adlı  eserde bu hususta varid olan tüm hadisleri bir araya getirerek uzadıya  izahta bulunmuştur.

    Ebu Bekr Sıddık'a Rasulullah'ın Halifesi denilmesine rağmen, Mehdi  Aleyhisselam'a Halifetullah denilir. El-Örf-ül-Verdi adlı eserde İmam  Suyuti, İbnu Sirin'in Mehdi'nin fazileti hakkında naklettiği hadislerin sahih  olduğunu tasrih etmiştir.

    İsa Aleyhisselam'ın inişi, Mehdi Aleyhisselam'ın hilafetinin son  zamanlarındadır. Çünkü Mehdi Aleyhisselam'ın hilafet devresi kırk; İsa  Aleyhisselam'ın inişinden sonra yer yüzünde yaşaması, üç ile dokuz arasıdır.

    Evet Mehdi Aleyhisselam dahi manevi bir şahsiyet değil, herkesin  işiteceği,birçoklarının da göreceği şahıstır; sultandır ve halifedir.Yine Seyyid Muhammed Berzenci diyor ki: "Mehdi Aleyhisselam'ın  varlığı; geleceği ve kendisinin Hazret-i Fatıma'nın evladından olacağı manevi  tevatür derecesine ulaşan hadisler varid olmuştur. Bunca hadisleri inkar  etmeye, bir mü'min cüret etmez. "Meryem oğlu İsa'dan başka mehdi  yoktur." mealinde varid olan hadis zayıf olmakla beraber, Huffaz'ın  yanında,tevil edilmesi vacibdir. Yani İsa Aleyhisselam nebi ve rasul  olduğu, kendisine vahiy geldiğinden dolayı, Mehdi Aleyhisselam onunla istişare etmeksizin mehdilik yapmaz. Bu da Mehdi Aleyhisselam'ın, İsa Aleyhisselayü  vesselam'a vezr olduğu devrededir. Hafız İbnu Kayyim Mennar'da diyor  ki: "Meryem oğlu İsa'dan başka Mehdi yoktur. " hadisini İbnu Mace tahric  ettiyse de, hadis zayıf olduğundan hüccete yararlı değildir" Münavi de aynını  söylemektedir. Hatiboğlu Sünen-i İbnu Mace'nin şerhinde bir açıklama  yazmıştır

    Ebu Davud ve Tirmizi'nin tahriç ettikleri, Hazreti Ali'den,Ebi  Said'den,Ümmi Seleme'den, Ebi Hureyre'den gelen rivayette Peygamber Sallalahu  Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

    "Dünya ömründen bir günden başka kalmazsa dahi, elbette Allah o günü  uzatacak; ta ki o günde Benden (yahud ehli beytimden ) bir adamı  gönderecektir. Onun ismi Benim ismime muvafıktır; babasının ismi babamın  ismine muvafıktır.Yeryüzü hak ve gerçek adaletle doldurulacaktır; aşırı  zulümle doldurulduğu gibi.

    Þianın İmam ebu-l Kasım Muhammed bin Hasan'ın mehdi olduğu ve kendisinin  kaybolup son zamanda zuhur edeceği iddiaları, bu hadiste  reddolunmaktadır; çünkü babasının ismi Abdullah değildi.

    Demek Mehdi gelecektir.Ehli Sünnet vel Cemaatin ittifakıyla kıyametin  büyük alametleri,hiç tevilsiz olarak olacaktır.

    Mehdi Aleyhisselam zuhur edeceği zamanda birçok müslümanlar davetine  icabet edeceklerdir. Zamanına yetişmiş olsak,kendisinin bizi asker edip  etmeyeceğini düşünmeliyiz. Kendisi gelmeden önce deccaliye fikrine sapanların  kısm-i azamisi ve kendisini bekleyen- lerden de birçoğu, Deccal'e tabi'  olacaklar... Nitekim Muammer'in Camii'nde ve Beğavi'nin de Þerh-us-sünne ve  Mesabih'te tahric ettikleri Ebi Said-il-Hudri'den gelen bir rivayette  Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

    "Ümmetimden başlarında taylasan bulunan yetmişbin kişi Deccale tabi'  olacaklar."

    Yine İmam Ahmed,Tirmizi,ibnu Mace ve Hakim'in de tahric ettiği Ebi Bekr  Sıddık'tan gelen bir rivayette Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle  buyurmuştur:

    "Deccal,meşrıkdaki bir yerden çıkar;oraya Horasan denilir.Bir kavim ona  tabi' olacaktır;sanki yüzleri kılıflı kalkanlar gibi dövülmüştür."

    Binaenaleyh Mehdi'nin ne zaman geleceğini araştırmaktan daha  ziyade,Mehdi'nin gelişinden evvel kendisinin ordusuna sapasağlam asker  olmaya hazır olmak gerekir. Kanaatimce zamanı çok yakındır.

Mehdi Aleyhisselam üç sıfatla tanınır; birincisi kemal-i ilim; ikincisi  kemaliyle adaleti icra etmesi; üçüncüsü kemal-i servet, şöyle ki birisi onun  yanına gelip bir şey istediğinde sayıyla vermez, avuçla verir.

    Mehdi Aleyhisselam'ın zuhurundan önce görülecek alametler de şöyledir:

    a- Fırat nehrinin açılmasıdır.
    b- Ramazanın ilk gecesinde ayın,onbeşinci gecesinde güneşin tutulmasıdır  ki,ondan önce bir ayda böyle görülmemiştir.
    c- Aynı ramazanda ayın üçüncü bir kez tutulmasıdır.
    d- Kıtlık ve kuraklığın şiddetlenmesidir.
    e- Kuyruklu yıldızın çok parlak olarak şarkta görülmesidir.
    f- Gökte şiddetli bir karanlık ve kırmızılığın çıkıp yayılmasıdır.
    g- Her dille, Mehdi'nin gelişini ilan eden seslerdir. Birinci nida  edilişinde,yer yüzünde yaşayan hiçbir kimse yoktur ki işitmesin.
    h- Zilkade ayında harbin başlaması.
    I- Zilhicce ayında hacıların soyulması da olacaktır.
    Nitekim Þeyh-ul Ekber bu hususta birçok söz söylemiştir.Bu alametlerin  hakkında birçok hadisler varid olmuştur.



Mehdi Aleyhisselam'ın alametleri şunlardır:

    a- Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gömleği,kılıcı ve bayrağı  yanındadır.Bayrağı üzerinde "Allah için biat " yazılıdır
    b- Yukardan devamlı bir ses gelir: Bu Allah'ın halifesidir tabi' olun.
    c- Karşısında kendine uzanmış biat eli vardır.
    d- İşaret ettiği kuş eline konar.
    e- Kendisine karşı gelen bir ordu, Medine ile Mekke arasında yere batar.
    f- Gökten bir nida: Ey insanlar! Münafıkların, zalimlerin, tabii'lerinin sonu  gelmiştir. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ümmetliğinden başkasında  hiçbir şeref yoktur. Haydi, Mekke'ye doğru!. Mehdi'nin ordusuna iltihak!.
    g- Yer küresi içinden madenler,sütunlar gibi kendisine fışkırır.
    h- Mekke'de defnedilmiş hazineyi açığa çıkartır; ve Allah yolunda bunları  harcar.
    I- Musa  Aleyhisselam'ın zamanındaki Tabut-us-Sekine, Antakya'nın bir  mağarasından çıkartılıp ulaştırılacaktır.
    j- Kendisini gören birçok yahudiler dahi müslüman olacaktır.
    k- Ve özellikle Horasan tarafından siyah bayraklarıyla yardımına bir ordu  ve kavim koşacaktır.

    Beyhaki,İ mam Ahmed ve Hakim'in de tahric ettkleri Sevban radıyallahu  anh'tan gelen bir rivayette Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

    "Sizler Horasan tarafından gelen siyah bayraklıları gördüğünüz  zaman, derhal ona koşun. Çünkü muhakkak onların içinde Allah'ın  halifesi (Muhammed bin Abdullah olan) Mehdi vardır."

    Aliyy-ul-Kari diyor ki; "Siyahtan murad müslümanların çokluğu olması da  muhtemeldir."

    Bu dahi kıyametin alametlerinden biridir. Halife olduğu itibariyle büyük  bir hükümdardır. Halife kelimesinin Lafzatullaha izafe edilmesinden  anlaşılıyor ki, kamil bir insandır. Kendisine vahiy gelmez lakin tabi'leriyle  birlikte şehvet ve alçaklıklardan tertemiz ve paktır. Bütün güzel ahlaka  sahibtir. Nitekim Münavi de bu hadisin şerhinde böyle demiştir: Hayrete şayan  ki Hafız Zehebi,bu hadisi münker; İbnu Cevzi de mevdu' görmüşlerdir. Hafız İbnu  Hacer diyor ki: "İbnu Cevzi, bunda isabet etmemiştir, zira hadisin senedinde  kizble töhmet altına alınacak bir kimse yoktur." Nitekim Heysümi de Zevaid'de: "Bu hadisin isnadı sahihtir; ricali sükattır." demiştir.

   6-Hakim, İbnu Mace ve Tirmizi'nin de tahric ettikleri, Ebû Hureyre'den  gelen bir rivayette Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

    "Gerçekte Ye'cuc ve Me'cuc her günde güneşin ışığını görecekleri  derecede (önlerindeki seddi) kazıyorlar. Başlarındaki olan: "Hadi dönün, yarın  kazarsınız." Der. Allah Teala onu (seddi), öncesinden daha  muhkemleştirir. Zamanlarına ulaştığı ve Allah da onları insanlar üzerine  göndermeyi murad ettiği zamana kadar güneşi görecek derecede  (tekrar) kazarlar. Başlarındaki: " Haydi dönün, Þüphesiz yarın kazacaksınız." der İnşallahu Teala diye istisna ederler. Bunun üzerine sedde  geldiklerinde bıraktıkları gibi kalmıştır. Onu kazarlar ve insanlar üzerine  çıkarlar. Suları içerler. İnsanlar onlardan kal'alarına sığınırlar. Ye'cuc ve  Me'cuc oklarını semaya atarlar. Okların uçları şiddetli kırmızı kana  bulandığı halde üzerlerine düşer. " Biz yer yüzündeki ahaliyi kahrettik, gök  ehline yükseldik " derler. Derken Allah Teala neğaf adlı böceği kafalarına  gönderir. (O böcek burunlarından beyinlerine çıkar. Ve) Bununla onları  öldürür."  Neğaf; koyun ve devenin burnundan beyinlarine çıkan bir böcektir.

    Hasılı kıyamet insanların en şerlilerinin başında kopar.O zaman da yer  yüzünde Allah Allah diyen kalmayacaktır. Bu hususta dahi birçok hadisler  vardır. Nitekim Müslim'in de tahric ettiği Enes Radıyallahu Anh'tan gelen bir  rivayette Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellam şöyle buyurdu:

    "Yer yüzünde Allah Allah denilmeyinceye kadar kıyamet kopmaz."

İktibas: Dilara yayınları - Ehli Sünnetin Nazarı –

içimdeki tüm putlarý kýrdým ve sana yöneldim Rabbim...
Bu geliþimi kabul et, beni benden al, beni sana baðýþla...
-Fussilet-
_____________________________________________
Bugün gam tekkegahýnda feda bir canýmýz vardýr
Gönül abdal-ý aþk olmuþ gelin kurbanýmýz vardýr
Çimende bülbülü gördüm yaman efgan ile söyler
Dili kahhar ile her dem gül-i handanýmýz vardýr


Urfalý Abdi


Oruç nedir?, Orucu Bozan Haller ,  Ramazan Orucu...

KUL34

Ziyaretçi
Aralık 29, 2008, 08:05:43 ÖÖ
Allah razı olsun
elıne sağlık

ufuk demir

Ziyaretçi
Nisan 01, 2009, 08:05:50 ÖS
'ALLAH c,c' razı olsun güzel paylaşım bende siz deyerli din kardeşlerime hocam (şeref çakma'ğın )özemli bir paylaşımını yansıtayım.CEHENNEM

  ÇUKURUNDAN,

CENNET

  ÇAÐI’NA………


Gavsul Âlimin, Gavsul Vasilin, Gavsul Aşıkin, Gavsus Sadıkin, Kutbul Arifin, Kutbul Aktap gibi, zamanlarının ve yakın tarihimizin bazı büyük evliyaları, Hakk’ın kendilerine bildirdiği ve müsaade ettiği ölçüde, 2000’li yılların ilk çeyreğinde dünyanın ve içinde yaşayan insanların karşılaşacakları olayları haber vermişlerdir.

Bu zaman diliminin insanların yaptıklarıyla, Hakk’ın Razı olmadığı ve Razı olduğu şekliyle iki bölümde geçeceğini bildirmişlerdir.

İLK BÖLÜMÜ’nün hiç de iç açıcı olmadığını, sanki cehennem denen mahlûkun, yeryüzünün her karışını ve yaşayan her insanı saracağını söylemişlerdir…

Materyalist felsefenin ve onun geliştirdiği teknolojinin, insanlık tarihinde en yüksek seviyeye çıkacağını, ulaşım, iletişim ve savaş aletleriyle, dünyanın her karesini kan gölüne çevireceklerini, insanları öldürmek, inançlarını söndürmek, ülkelerinden ve yeryüzünden silmek ve yok etmek için uğraşacaklarını bildirmişlerdir…

Bu inançsız insanlar, savaş, ölüm, katliam gibi acımasız fiilleriyle, inananlara ve yeryüzüne korku ve dehşet saçacaklar, güçlü olmalarıyla, tepki görmeyecekler, bu işleri zevkle yapıp, zevkle seyredeceklerdir.

Hakk’ın rızasına muhalif her türlü ahlaksızlık, içki, kumar, zina, faiz ve rüşveti, sahip oldukları televizyon, film ve internet gibi aletlerle evlerin ve dünyanın her köşesinde, herkesin gözü önünde, imansızlık ve hay''sızlık duygularıyla alenen ve apaçık gösterip yapacaklardır… Daha kötüsü, Hakk’a isyan, ink''r ve hainlikle dolu bu işleri övecekler, teşvik edecekler, yaygınlaştıracaklar ve bunları işlemeyenleri ve kendilerinden olmayanları aşağılayacaklar, baskı ve zulümleriyle inananlara yeryüzünü çekilmez bir hale getireceklerdir…

Daha büyük bir felaket ise; inanan ve inanmış gibi görünenler bu zamanın teknolojilerini yanlış emellerine alet edecekler, bilerek ve bilmeyerek İslam dinini tahrip edeceklerdir...

Bir kısım zahiri din adamları İslam dinindeki Kur’an hükümlerini şahsi görüşlerine göre yanlış yorumlayacaklar, nefsanî istekleri doğrultusunda benzetme yaparak hükümleri yer değiştirecekler, zayıf imana sahip olanların, imanlarını kaybetmelerine sebep olacaklardır...

Kur’an okuyanlar riya ve şöhret amacıyla okuyacak, ilahi kelam, sadece konuşulacak, yazılacak, anlatılacak, ancak günlük yaşamda hükmü ile amel edilmeyecektir…

Yeryüzünün her yanında, batılın Hakk, haramın helal, cehaletin medeniyet, riyanın ihl''s, imansızlığın inanç, yanlışların doğru ve tüm çirkinliklerin güzel gösterildiği bir zaman ve mek''n oluşacaktır...

Bu zaman öyle bir zaman olacak ki insanoğlu insanlık ve İslam tarihinde, topyekûn, hızlı, nankör ve acımasızca, Rabbine hiç bu kadar ink''r ve O’na bu kadar sayıda alenen isyan etmemiş, mülkünü bu kadar kirletmemiş olacaktır…

Ve tüm bu nedenlerle Rabbimizin Yüce kelamıyla bildirdiği gibi:

“Başınıza gelen her musibet, bela kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır” (Þura Suresi 30) hükmünü karşımıza çıkaracak… Yeryüzünde herkesi ilgilendiren ve zamanın her diliminde binlerce tabiat olayları, deprem, yangın, sel, kriz, savaş, hastalık ve ölümler ardarda meydana gelecek, büyüyecek, huzursuzluk, kargaşa ve karışıklık herkesi ve dünyanın her yerini kaplayacaktır… Þu anda içinde yaşadığımız zaman gibi…



İKİNCİ BÖLÜM ise: Tamamen müjdeleyici haberlerle doludur;



İçinde yaşadığımız şu 2000’li yılların ilk çeyreğinde, müjdelenen haberlerin ilki gerçekleşecektir. Yaşanılan bu dünya cehennemi içersinde, yeryüzünü cehenneme çevirenlere dur diyecek, onlarla mücadele ederek, bir bir imana getirecek, sayıları ve güçleri ilk zamanlarda az, daha sonra dalga dalga büyüyerek milyonlara ulaşacak ve dünyanın her yanını huzur barış ve imanla doldurarak Cennet evine dönüştürecek, bir cemaatin ortaya çıkmasıdır…

Bu cemaatin hayatları ve yapacakları ilahi bir plan içersinde, kendi iradeleri dışında düzenlenmiş olacak, yapan yaptıran Hakk’tır… Hakk neylerse güzel eyler teslimiyetiyle, gönül aynalarına tecelli edecek, Hakk’ın tecellilerini gözleyecekler ve O’nunla söyleyip, O’nunla hareket edeceklerdir…

Bu cemaatin her ferdi ademiyet sıfatıyla donatılmış büyük adam olacak, Asrı saadetteki o kutsal, emsalsiz, Peygamber (S.A.V.) dostlarını temsilen, gizli bir güce, yüksek bir imana ve ahlaka sahip bulunacaklardır…

Hakkın yardımıyla, kendilerine bahşedilen güçlü akıl ve keskin zek''larıyla, ledünni ilmini tanıyacaklar, anlayacaklar, zahiri ve manevi eğitimle 40 yılda elde edilmesi imk''nsız olan bilgi, h''l ve makamlara bir ay, hatta bir gün gibi, kısa bir zamanda sahip olacaklardır…

Âlemleri yaratan Yüce Rabbimizi ve güzel peygamberimiz (S.A.V.)’i ''lemlere sevdirmek için, bütün olumsuzluk ve zorluklarla mücadele edecekler, karşılarına çıkan bütün kapılar birbir açılacak, yeryüzünü zahiri ve manevi güçleriyle adım adım dolaşacaklardır…

Allah’ı bilerek ve bilmeyerek inkar eden, isyanını kendisine ve yeryüzüne yayan iç ve dış ''lemleri çürümüş insanları, Her şeye Kadir olan Yüce Rabbimizin, kendilerine verdiği güçlü, gizli, ikna ve irşad kabiliyetleriyle kısa zamanda, topluma ve insanlığa yararlı bir hale getireceklerdir.

Hayatları ilahi güçle planlanmış, ilahi takdirle oluşturulmuş ve bir araya getirilmiş, hayatlarının oluşum bölümünde ilahi emirler dışında hiçbir şey yapmayan, yapamayan, yapmayı dahi düşünmeyen bu cemaat, renk renk, mevsim mevsim iki cihanda büyüyecek güçlenecek, Dünya ve içinde yaşıyanların kimliği, kişiliği ve inancı, Rabbimizin sevdiği razı olduğu ve takdir ettiği şekle dönüşecektir…

Sanki cennet yeryüzüne ve insanlığa sıfatlarıyla tecelli edecek, imansız, mutsuz, huzursuz tek bir kişi dahi bulunmayacaktır…

Bu cemaatin ortaya çıkmasına ve yapacaklarına, gökte, yerde ve yer altında bulunan herkes sevinecek, şükredecek, başarılı olmaları için onlara sürekli dua edeceklerdir… Ve onları sevgi ve övgü seline boğup, bağrına basacaklardır…

İnananlar…

İnsanlık ayıplarının her gün bir başkasını seyrettiğimiz şu zamanlarda, sakın inanç ve ümidinizi yitirmeyin… İnsanoğlu, zamanımızda sanki savaş, ölüm, katliam gibi bir filmde tümden rol almış, her sahnesinde baş rolü oynamak için yarışıyor… Veya ödül vermek için zevkle izliyor… Sakın korku ve dehşete kapılarak Mevla’nıza darılmayın, O’na güveninizi yitirmeyin… Zira Hakkın size vaad ve takdir ettiği huzurlu günler çok yakında… Daha doğrusu bahsedilen bu film, çevirenlerle birlikte yok olup gidecek… Asrı Saadet misali sizin çağınız başlıyacaktır…

İnanmayanlar…

Aklınızı, vicdanınızı ve insanlık onurunuzu sakın yitirmeyin… Zira bir gün, Hakk’ın yardımıyla isteseniz de, istemeseniz de doğru ne ise, sizi arayıp bulacak, gerçek inanç ve imanınızla buluşturacak, doğrular sizi kucaklıyacak, yaptıklarınızdan utanç duyarak, pişman olacaksınız…

Ya Ben...

Tüm Enbiyaların, Evliyaların dua edip hayranlıkla seyrettiği, gayb ''lemlerini gönül gözleriyle gören ve bilenlerin yardım ettiği bu kutsal cemaati düşünüyorum…

Ortaya çıktıklarında cehennem çukurları içersine cennet tohumlarını ekerken, karşılaştıkları zorlukları, iftira, eza, ceza ve olumsuz tepkileri sanki görür gibiyim…

İnsanlığın kurtuluşu için çırpınan ve büyümeye çalışan bu minik toplumun, inanan ve inanmayanlar tarafından zulme uğramalarının acısını, yüreğimde, hatta bedenimin her yerinde yangına dönüştüğünü hissediyorum…

Bu cemaati Hakkın yeryüzündeki henüz açmayan tomurcuk gülleri gibi görüyor, açmadıkları halde kokularını sezebiliyorum…

Saf, temiz ve tevazulu halleriyle büyüyerek, 2000li yılların ilk çeyreği içinde yeryüzü Arslanlarına dönüşeceklerini, gelecek zamanda oluşacak gür ve güçlü sesleriyle, Cihanın her yerinde, Hakkı zikr ettiklerini ve Hakk’a davetlerini duyabiliyorum…

Ve…

Beni yaratan Yüce Rabbime şöyle dua ediyorum:

Biz kullarına olan sonsuz, sınırsız şefkat ve merhametinden dolayı, takdir ettiğin ve geleceğine inandığım bu kutsal çağına beni de ulaştır Yarabbi!..

Bu çağ için oluşturduğun, görevlendirdiğin ve bizzat kendi kudret elinle yetiştirdiğin bu kutsal cemaatle beni de tanıştır Yarabbi!..

Sana, senin dinine hizmet etmek ve tüm insanlığın huzur ve mutluluğu için, onlarla birlikte mücadele etme gücünü ve fırsatını bana da ver Allah’ım!...

SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.125 saniyede 27 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017