Âl-i Ýmrân / 28. Ayet
لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِر۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِن۪ينَۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللّٰهِ ف۪ي شَيْءٍ اِلَّٓا اَنْ تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقٰيةًۜ وَيُحَذِّرُكُمُ اللّٰهُ نَفْسَهُۜ وَاِلَى اللّٰهِ الْمَص۪يرُ

Mü'minler, sakýn mü'minleri býrakýp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa, artýk onun Allah ile irtibatý tamâmen kopmuþ olur. Ancak kâfirlerden gelebilecek tehlikelerden korkarsanýz ölçülü bir þekilde onlara dostluk gösterebilirsiniz. Yine de Allah sizi azabýndan sakýndýrýyor. Çünkü sonunda dönüþ, yalnýz Allah'adýr.

KABİR HAYATI

Başlatan -hatice-, Temmuz 06, 2009, 01:36:15 ÖS

-hatice-

Ziyaretçi
Temmuz 06, 2009, 01:36:15 ÖS
Kabir Hayatı
Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir.


Duyarlar,

"Hiç şüphe yok ki, ölü defnedilip arkadaşları, yanından ayrıldıkları zaman; yanından ayrılırken cenazesini kaldırıp kendisini ahirete yolcu edenlerin ayak seslerini işitir. (6)
Peygamber  efendimiz (s.a.v) Bedir'de öldürülen  k''firlerin içi taşlarla örülmemiş bir kuyuya atılmasını emretti. Ölümlerinden  günlerce sonra gelip başında durdu ve son ferdine kadar, onları teker teker ey falanca oğlu falan şeklinde, isimleri ve babalarının isimleri ile çeğırarark onlara şöyle buyurdu: "Siz Rabbinizin size va'dettiği azabın hak olduğunu gördünüz mü? Hiç şüphe yok ki ben; Rabbimin bana va'dettiği zaferin hak olduğunu gördüm." Bunun üzerine Hazret-i Ömer; "Y'' Resulallah! Sen, leş olmuş bir kimselerle mi konuşuyorsun, dedi". Bunun üzerine Peyganber Efendimiz de cevaben : " Beni hak din ile gönderen Allah'a yemin ederim ki siz, beni onlardan daha iyi duymuyorsunuz dedi." (7)

Görürler,

Kendilerini ziyaret  edenleri  tanırlar,

Herhangi bir kul kardeşinin kabrini ziyaret edip yanında oturursa, kalkıncaya kadar, o ölü onunla arkadaşlık eder ve ona karşılık verir. (8)

Selam verenlerin selamlarını alırlar,

Bir adam, tanıdığı bir kimsenin kabrinin yanından geçtiğinde, ona selam verirse, selmını alır. Bir adam da tanımadığı bir kimsenin kabrinin yanından geçtiği zaman selam verirse o da, onun selamını alır. (9)
Çok kimse kabir ehlinden istif''de edildiğine inanmıyor. "Ölü yardım yapamaz." diyenlerin, ne demek istediklerini anlayamıyorum. Du'' eden, Allahü te''l''dan istemektedir. Du''sının kabûl olması için, Allahü te''l''nın sevdiği bir kulunu v''sıta yapmaktadır. Y'' Rabbî! Kendisine bol bol ihs''nda bulunduğun bu sevgili kulunun h''tırı ve hürmeti için bana da ver demektedir. Y''hut, Allahü te''l''nın çok sevdiğine inandığı bir kuluna seslenerek; "Ey Allahın velîsi, bana şef''at et! Benim için du'' et! Allahü te''l''nın dileğimi ihs''n etmesi için v''sıta ol." demektedir. Dileği veren ve kendisinden istenilen, yalnız Allahü te''l''dır. Velî, yalnız vesîledir, sebeptir. O da f''nîdir, hiçbir şey yapamaz. Tasarrufa gücü, kuvveti yoktur. Böyle söylemek, böyle inanmak şirk olsaydı, Allah'tan başkasına güvenmek olsaydı, diriden de du'' istemek, bir şey istemek yasak olurdu. Diriden du'' istemek, bir şey istemek dînimizde yasak edilmemiştir. Hatt'' müsteh''b olduğu bildirilmiştir. Her zaman yapılmıştır. Buna inanmayanlar, öldükten sonra ker''met kalmaz diyorlarsa, bu sözlerini isb''t etmeleri l''zımdır. Evet, evliy''nın bir kısmı öldükten sonra, ''lem-i kudse yükseltilir. Huzûr-i il''hîde her şeyi unuturlar. Düny''dan ve düny''da olanlardan haberleri olmaz. Du''ları duymazlar. Bir şeye v''sıta, sebeb olmazlar. Düny''da olan, diri olan evliy'' arasında da böyle meczûblar bulunur. Bir kimse, ker''mete hiç inanmıyor ise, hiç ehemmiyeti yoktur. Sözlerini isb''t edemez. Kur'''n-ı kerîm, hadîs-i şerîfler ve asırlarca görülen, bilinen olaylar, onu haksız çıkarmaktadır. Evet bir c''hil, bir ahmak, dileğini Allahü te''l''nın kudretinden beklemeyip, velî yaratır, yapar derse, bu düşünce ile ondan isterse, bunu elbet yasak etmeli, cez'' da vermelidir. Fakat bunu ileri sürerek, İsl''m ''limlerine, ''riflere dil uzatılmaz. Çünkü, Resûlullah efendimiz kabir ziy''ret ederken, mevt''ya sel''m verirdi. Mevt''dan bir şey istemeyi hiç yasak etmedi. Ziy''ret edenin ve ziy''ret olunanın h''llerine göre, kimine du'' edilir, kiminden yardım istenir. Peygamberlerin kabirde diri olduklarını her müslüman bilir ve inanır. (15)



--------------------------------------------------------------------------------




--------------------------------------------------------------------------------

Kabir Azabı
Kabir azabının aslı nedir?

Dünya sevgisidir. Fakat şiddet derecesi ayrıdır. Azlığı, çokluğu Dünya sevgisine göre değişir. Azap, kalbin Dünyaya bağlanmasının sonucudur. İtaat erbabı için kabir azabı yoktur. Ancak kabrin şiddet ve azametini hisseder.


Kafirlerin kabir azabı


Kafirlerin kabir azabı, kıyamete kadar devam eder. Yalnız Cuma ve Ramazan günleri kalkar.

Asilerin kabir azabı

Asilere gelince bunlar için kabir azabı vardır. Ancak kıy''mete kadar devam etmez. Cuma günleri kalkar. Hatta cuma gecesi ölen asi, bir saat kabir azabı görür.

   
Resulullah (sav) in dilinden kabir azabı

Kabir ahiret menzillerinin birinci menzilidir. Kişi ondan kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa ondan sonrakiler bundan daha zordur, daha şediddir.

Kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir.

Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur.

Manzaraların hiçbiri kabir kadar korkutucu ve ürkütücü değildi!.


Resulullah (a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında laf taşıyıcılık yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (a.s) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında:

"Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur"  buyurmuşlardır.

Hz. Adem zamanında ölen ile Hz. Muhammed zamanında ölen aynı azaba mı çekecek?


Daha sonra ölen daha avantajlı mı oluyor?

Her şeyden önce “Allah’ın adaleti” meselesinin basit ölçülerle ele alınamayacağını belirtelim. Bu dünyada 50, 60, bilemediniz 100 senelik bir ömür süresince küfür içinde yaşayanların, bunun karşılığında sonsuz bir azaba çarptırılması hangi maddî/beşerî adalet ölçüsüyle izah edilebilir?


Kabir azabının, kabirde kalış süresiyle bağlantılı düşünülmesi bu bakımdan ayrıca izaha muhtaçtır. Mesele böyle ele alındığında, daha önce ölenin azabının biraz daha hafif, sonra ölenin daha ağır tutulup, aradaki zaman farkının azabın şiddetiyle dengelenmesi şeklinde cevaplar verildiğini biliyoruz.

Keza kişinin kabirde gördüğü azabın şiddetine bağlı olarak cehennemdeki azabının şiddetinin değişiklik göstereceği söylenmiştir. Yani kabirdeki azabı şiddetli olan, kabirde daha kısa süre azap görene oranla cehennemde biraz daha hafif azaba çarptırılacaktır. Ancak bunların aklî izahlar olup kesinlik arz etmediğini unutmamak gerekir. (16)


Azabı sadece ruh mu çekecek?


Bir kısım alimler kabir azabını sadece ruhun, bir kısmı da ruh ve cesedin birlikte göreceğini söylemiştir. İkinci görüşün Ehl-i Sünnet kaynaklarının geneli tarafından benimsendiğini belirtelim.

Ancak "ceset toprağa konulduktan bir süre sonra çürüdüğüne göre nasıl azap görmeye devam edecektir?" sorusu önemlidir. İşte burada kabirdeki azabın mahiyeti meselesi gündeme gelmektedir. Kelam alimleri genellikle bu soruya, "mahiyetini ancak Allah Teala bilir" diye cevap vermiştir. Buna göre Allah Teala kabirdeki insana bir nevi hayat verecektir. Bu hayat, bizim bu dünyada yaşadığımız hayat boyutundan farklı olacaktır. Dolayısıyla oradaki farklı hayatta tadılan farklı bir azap söz konusu olacaktır.

Bu soruya, kabirde cesedin bir kısmına hayat verilecektir. Dolayısıyla azabı da, hayat verilen kısım tadacaktır şeklinde de cevap verilmiştir.

-hatice-

Ziyaretçi
Temmuz 06, 2009, 01:54:24 ÖS
çok özür dilerim yanlışlıkla gülen suratı yolladım

...Tefekkür...

YöNetiCi
4,133
Temmuz 06, 2009, 02:01:35 ÖS
Alıntı yapılan: -hatice- - Temmuz 06, 2009, 01:54:24 ÖS
çok özür dilerim yanlışlıkla gülen suratı yolladım

Estagfirullah kardeşim.Özür dilenicek bişey yok rahat ol....

Emeğine sağlık....güzel konularının devamını bekliyoruz :)

Rahman'a emanet ol.
Rabbim,her vesiLede SENÝN keremin saklýdýr,
SebepLer sayýsýnca hamd SANA....

“Benimdir” diye bildiklerim Senindir
Beni bende olanlara bende etme
“Ben” diye bildiðim de Senin emrindir
Beni bende býrakýp Senden etme
Rabbim, yüzümü Sana döndüm
Gönlümü de Sana çevir
Rabbim, bir Seni bir bildim
Sevdalarýmý Sende bitir...

SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.097 saniyede 27 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017