Nisâ / 22. Ayet
وَلَا تَنْكِحُوا مَا نَكَحَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَمَقْتًاۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا۟

Geçmiþte olanlar bir yana, babalarýnýzýn nikâhladýðý kadýnlarla evlenmeyin. Þüphesiz bu, çok çirkin bir hayâsýzlýk, Allah'ýn gazabýný celbeden bir günah ve pek iðrenç bir yoldur!

İsLamofobi mi ?....Müslümanofobi mi?

Başlatan ...Tefekkür..., Eylül 26, 2009, 11:47:07 ÖÖ

...Tefekkür...

YöNetiCi
4,133
Eylül 26, 2009, 11:47:07 ÖÖ



“İsl''mofobi” yani “İsl''m Korkusu”.

“Fobi”, malûmunuz, psikoloji/ruhbiliminin ıstılah''tındandır. “Kişinin belli nesneler ya da durumlar karşısında duyduğu, kapıldığı baskılı, kaygılı, olağan olmayan, hastalık derecesinde güçlü korku” m''n''sına gelir.

Musevî-Hristiyan geleneği üzerine inşa edilmiş Batı uygarlığında, İsl''m’la ve Müslümanlarla tanıştığı günden beri kök salmış hastalıklardan biridir İsl''mofobi. Bu hastalığın ortaya çıkmasında, öncelikle Hristiyanlar tarafından kasdî olarak yapılmış muharref mub''rek Kur’''n tercümelerinin ve en başta lisan engeli olmak üzere, birçok sebebden dolayı Müslümanlarla yeterince sağlıklı bir iletişim kuramamış olmanın katkısı çok büyüktür.

Amerikalı Mü’min Müslüman kardeşimiz Yahy'' Emerick -Hak Te’''l'', celle cel''luhu, ondan r''zı olsun, sa’yini meşkûr kılsın- “Salaklar İçin Mufassal İsl''m Rehberi” adlı müthiş kitabının en az adı kadar çarpıcı önsözünde şöyle demektedir: “İsl''m ve Müslümanlar hakkında çok sayıda olumsuz ve gerçekdışı önyargıya sahip olmanızdan dolayı size kızmıyorum. Çünkü İsl''m’a ve Müslümanlara karşı olan medya tarafından her gün ve her şekilde İsl''m’a ve Müslümanlara karşı çok sayıda olumsuz ve gerçekdışı suçlamalarla hatta saldırganlıklarla bombardıman ediliyorsunuz. Ne var ki Müslümanlar gettolarda yaşamıyor, hiçbir zaman yaşamadılar. Sayıları da dünyanın her yerinde, her geçen gün, elhamdulillah, artıyor. Sokakta, alışveriş merkezlerinde, iş yerlerinizde, okullarınızda her gün ve her yerde Müslümanlarla karşılaşıyorsunuz. Hatta büyük bir ihtimalle Müslüman komşularınız bile var. Bu kitap, imanları gereği son derece namuslu, temiz, düzgün, edebli, zor durumda olan herkesin hiç ayırımsız yardımına koşan, toplum hayatına zarar veren her türlü kötü alışkanlıktan titizlikle uzak duran bu insanlarla/Müslümanlarla, onlar ve inançları hakkında kendilerine anlatılanlar arasındaki büyük çelişkiyi farkedemeyecek ve bundan dolayı hayrete düşmeyecek kadar salak olanlar için yazılmıştır.”

Elh''k, doğru!

Ama aynı İsl''mofobinin, halkının %99′unun bin yılı aşkın bir süredir Müslüman olduğu bilinen, Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın, celle cel''luhu, dîni İsl''m’ın yüzyıllar boyunca, deyim yerindeyse, sancaktarlığını, önderliğini yapmakla şereflenmiş ve bundan dolayı da öncelikle ve özellikle İsl''m ''leminde haklı bir itibar kazanmış olan bir ülkede, yani mazlûm ve mahzûn ülkemizde de gözlemlenebiliyor olması, gerçekten de olağandışı tuhaf bir durum. İşin daha da tuhaf tarafı bu psikolojik hastalığın mahzûn ve mazlûm ülkemizde yüzyıllardır yaşayan ve de namuslu, haysiyetli, şerefli vatandaşları olan Gayr-i Müslimlerde, çok özel ve de istisnaî bazı durumların dışında, hiç görülmemesi ama “Efendim, biz de Müslümanız!” diyen belli bir kesimde alabildiğine yaygın olması!

Akla hemen şu sualler geliyor ister istemez: Acaba bu insanlar da mı, üstelik Müslüman olduklarını açıkça, yazılı ve sözlü olarak bey''n ettikleri h''lde, Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın, celle cel''luhu, dîni İsl''m’ı yeterince doğru ve iyi bilmiyor, tanımıyorlar? Eğer böyleyse, neden yeterince doğru ve iyi tanımadıkları, bilmedikleri bir dinin mensûbu olduklarını ısrarla bey''n ediyorlar? Yoksa mensûbu olduklarını açıkça, yazılı ve sözlü olarak bey''n ettikleri Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın, celle cel''luhu, dîni İsl''m’ı yeterince doğru ve iyi öğrenebilmelerine m''ni olan bir durum ya da şartlar mı var? Neden medyanın belli ama önde gelen, dolayısıyla da bir hayli etkili bir kesimi, üstelik Müslüman olduklarını açıkça, yazılı ve sözlü olarak bey''n ettikleri h''lde, özellikle Batı medyasının İsl''m’a ve Müslümanlara karşı olumsuz, önyargılı ve saldırgan tavır içinde olanlarının sergilediği tavrı, ısrarla sergiliyor? Neden halkının %99′unun bin yılı aşkın bir süredir Müslüman olduğu bilinen, Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın, celle cel''luhu, dîni İsl''m’ın yüzyıllar boyunca, deyim yerindeyse, sancaktarlığını, önderliğini yapmakla şereflenmiş ve olan mazlûm ve mahzûn ülkemizde, İsl''m’ın temel ıstılah''tı hakiki m''n''larıyla değil de, inadına aslî zemininden kopartılmış, çarpıtılmış, “galat- meşhûr” h''line gelmiş/getirilmiş m''n''ları esas alınarak değerlendiriliyor, hatta suç addediliyor? Sözgelimi “şeri’''t”, “cih''d”, hatta “ulem''” kelimeleri Müslüman olduklarını açıkça, yazılı ve sözlü olarak bey''n eden insanların neden tüylerini diken diken ediyor, öfkelendiriyor? Neden “Elhamdulillah Müslümanım!” diyen/diyebilen herkesi sevindiren, mutlu eden, heyecanlandıran, üzen, tedirgin ve rahatsız eden şeyler, “Efendim biz de Müslümanız” diyenleri sevindirmiyor, mutlu etmiyor, heyecanlandırmıyor, üzmüyor, tedirgin ve rahatsız etmiyor da tam aksine tepkiler vermelerine yol açıyor?

Bu suallerin sayısını artırmak mümkün. Ama mazlûm ve mahzûn ülkemizin fikri hür vicd''nı hür Mü’min ve de Mü’mine  Müslümanları olarak bizi asıl ilgilendiren ve mutlaka ciddiyetle ve samimiyetle araştırmamız/irdelememiz gereken bence şu olmalı: Acaba bizim, özellikle de fikri hür vicd''nı hür Mü’min ve de Mü’mine Müslümanlar olarak, kendi mahzûn ve mazlûm ülkemizdeki bu meş’um İsl''mofobi hastalığının oluşmasında ve bu derecede müzmin h''le gelmiş olmasında bir payımız/katkımız var mıdır? Varsa nedendir?

Eğer? -Allah muhafaza!- varsa, o zaman Mü’min ve de Mü’mine Müslümanlar olarak belki de nicedir mazlûm ve mahzûn ülkemize sir''yet etmiş ve müzminleşmiş bu korkunç hastalığının adını Müslümanofobi olarak değiştirmemiz gerekecektir.

Bu, kuşku yok ki, Mü’min ve de Mü’mine Müslümanlar adına çok acı hatta dehşet verici bir durum olacaktır amma giderilmesi/ted''vi edilmesi mümkün olması bakımından da içimizi rahatlatacaktır.

Müteyakkız olun, müteyakkız kalın!

Münib Engin Noyan
Rabbim,her vesiLede SENÝN keremin saklýdýr,
SebepLer sayýsýnca hamd SANA....

“Benimdir” diye bildiklerim Senindir
Beni bende olanlara bende etme
“Ben” diye bildiðim de Senin emrindir
Beni bende býrakýp Senden etme
Rabbim, yüzümü Sana döndüm
Gönlümü de Sana çevir
Rabbim, bir Seni bir bildim
Sevdalarýmý Sende bitir...

SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.101 saniyede 27 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017