Mâide / 3. Ayet
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪ينًاۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

Size þunlar haram kýlýndý: Kendiliðinden ölen murdar hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan baþkasýnýn adýna kesilen hayvanlar, henüz caný çýkmadan yetiþip þartýna uygun tarzda kestikleriniz dýþýnda boðularak, bir þey vurularak, yukarýdan yuvarlanarak, boynuzlanarak yahut yýrtýcý bir hayvan tarafýndan parçalanarak ölen hayvanlar, putlara ait sunaklarda kesilen hayvanlar ve zar atarak, kumar oynayarak elde edilen etler, yiyecekler. Bunlarý yemek, Allah'ýn yolundan çýkmaktýr. Bugün artýk kâfirler dîninizi söndürmekten ve sizi dinden döndürmekten ümitlerini kesmiþ durumdadýrlar. O halde onlardan korkmayýn, benden korkun. Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladým ve sizin için din olarak Ýslâm'ý seçtim. Ancak kim açlýktan bunalýp çaresiz kalýrsa, günaha meyletmeksizin haram olan bu etlerden yiyebilir. Çünkü Allah çok baðýþlayýcýdýr, engin merhamet sahibidir.

YOKLUÐUNA DÜŞÜLMÜŞ NOTLAR

Başlatan Þehadete Vurgunum, Mayıs 30, 2009, 01:57:53 ÖÖ

Þehadete Vurgunum

Ziyaretçi
Mayıs 30, 2009, 01:57:53 ÖÖ
YOKLUÐUNA DÜÞÜLMÜÞ NOTLAR




EY


Varlığın çehresindeki perdeyi kaldıran Âlemlerin Efendisi;ışığıyla
karanlık dünyalarımızı aydınlatan nur,enfes kokusuyla cihanları
ıtriyat çarşısına çeviren gül,


SEN


akılla kalbi en sağlam esaslar çerçevesinde buluşturup muhakemenin ufkunu
fizik ötesi enginliklere ulaştırdın;
canlı-cansız herşeyi en doğru şekilde okudun;okuduklarını herkesten çok önce
ve en büyük araştırmacıların idrak ufkunu aşkın bir seviyede yorumlayıp
küllî k''idelere bağladın.
Başını yaranlar , dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp du'' du''
yalvardın.Çünkü Sen af ve du'' insanıydın.Seni bilmemelerini mazeret
kabul ederek , l''net ve beddu''da bulunmadın , l''net ve beddu''ya "amin" de
demedin.
Sineni,Ebû Cehil'leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiğin kadar açtın
ve her sözünü,her davranışını Hakk'ın rahmetinin enginliğine bağladın.




BİZLER


yaşadığımız şu ''lemde Rabbimizi seninle tanıdık.
Sağanak sağanak başımızdan aşağı dökülen nimetleri senin basiretlerimize
saçtığın nurlar sayesinde duyup hissettik.
Nimete minnet ve şükran duygusunu;ihsan,hamd ü sena düşüncesini
senden öğrendik.
Senin sunduğun mesajlarla Yaratan ve yaratılan arasındaki ilişkileri,
kul ve M''bud münasebetlerini,Yaratan'ın ululuğuna ve bizim kulluğumuza
yaraşır şekilde duyup anlayabildik.



SENDEN SONRA



ümit sabahlarımız kapkaranlık bir hicran gecesine döndü.
Göz gözü görmez oldu ve yollar bütünüyle birbirine karıştı.
Gün geldi , akıl senin yolundan çıkıp başka vadilere saptı ve düşünce
bütün bütün sana karşı kapandı.
Bizler durduğumuz yerde duramadık,olmamız gerektiği gibi olamadık,m''n''
köklerimizden koptuk.
Maddeyi ve dünyayı doğru okuyamadık.
Kendimizi bir korkunç hazanın solduran ikliminde sararıp solmaya başladık.
Ne İm''m Rabb''nî şivesiyle "aleyhi ekmeletü't-teh''y''';
Ne Ahmet Naim deyişiyle "zam''n-ı sa''det niş''n-ı ris''let pen''hi';
Ne Karaçam hocanın ifadesiyle "Resûlü zî-ş''n Efendimiz" demeyi becerebildik.
Ne de Necip Fazıl gibi "gaye insan ufuk peygamber"
Ne de Sezai bey gibi "Ey sevgili en sevgili" diyebildik.



ÞİMDİ


Korkutan bir belirsizlik var dünyada;
Anlayışlar dar,düşünceler çarpık,yenilenme ve dirilme duyguları da
tamamen meflûç.
Þam,Bağdat sürekli anomali doğuruyor.
Belhler,Bulharalar hiçlik vadilerinde hiçi arıyor.
Bir baştan bir başa koca Endülüs,ruhunu katledenlere teslim.
İstanbul gayesizlik ve hedefsizlik pençesinde
ve koskoca bir ''lem garip,yetim ve zamanzede...



YA RESÛLALLAH !


Gel de gönüllerimizdeki karanlıkları kov,bütün benliğimize ruhunun
ilhamlarını duyur.


YA NEBİYYALLAH !

Gel de , her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri ışığınla doldur.


YA HABİBALLAH !

Gel de sevgiye,merhamete,şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle
coştur.


YA KERÎMALLAH !

Gel de ruhlarımızı aklın aydınlığı,gönüllerimizi de mantık ve muhakeme
enginliğiyle buluştur.


EY DOST !

Bu dünya ışığa hasret gidiyor.Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış
ümitlerimizle,yolların hakkını veremesek de hep yollardayız.


EY SEVGİLİ !

Gel, bir kere daha yeniden misafirimiz ol
Tahtını sinelerimize kur ve bize buyurabildiğin herşeyi buyur
Gel son kez içimize doğ ki gönüllerimiz ışıkla dolsun.
Ve ufuklarımızı saran uzun geceler bir son bulsun...




SMF 2.1.3 © 2022, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.148 saniyede 25 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017