Mâide / 93. Ayet
لَيْسَ عَلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ ف۪يمَا طَعِمُٓوا اِذَا مَا اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَوْا وَاٰمَنُوا ثُمَّ اتَّقَوْا وَاَحْسَنُواۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ۟

Ýman edip sâlih amel iþleyenlere, artýk bundan böyle günahlardan sakýnýp imanda sebât ile sâlih amellere devam ettikleri, sonra takvâlarý ve imanlarý tam saðlamlaþýp kökleþtiði, sonra hem günahlardan sakýnýp hem de iyilik yapmaya çalýþtýklarý takdirde, haram olmadan önce yiyip içtiklerinden dolayý bir günah yoktur. Çünkü Allah, iyilik ve ihsân sahiplerini sever.

CuMA notLaRı/5

Başlatan MiM, Şubat 26, 2009, 11:41:27 ÖS

MiM

ADMiN
11,903
Şubat 26, 2009, 11:41:27 ÖS





sevgili dostlar, 5.cuma sohbetimize hoş geldiniz!
bilirim, biraz ürkütücü de gelse... henüz başımıza gelipte 'eyvah!' demeden, biraz onu hatırlamak, hatırlatmak istedim... geç olmadan! zehi gaflet demeden...


Zehril Riyaz'da rivayet edildiğine göre, Hz. Y''kub (a.s.) ölüm meleği Azrail ile dosttu. Bir gün Azrail, Hz. Y''kub'u ziyarete gider. Hz. Y''kub ona: "Y'' Azrail! Görüşmeye mi geldin, yoksa canımı almaya mı?" diye sorar. Azrail: "Gelişim ziyaret içindir." cevabını verir.

Hz. Y''kub: "Senden bir ricam var" der. Azrail: "Nedir?" diye sorunca, Hz. Y''kub: "Ölümümün yaklaştığını, canımı almaya hazırlandığını bana önceden bildirmeni istiyorum» der. Azrail de: "Hay hay, sana iki veya üç haberci gönderirim." karşılığını verir.
Hz. Y''kub'un ömrü dolunca bir gün yine ölüm meleği karşısına dikilir. Hz. Y''kub yine sorar: "Ziyaretçi misin, yoksa canımı almaya mı geldin?" Azrail: "Canını almaya geldim." cevabını verir.
Hz. Y''kub: "Sen bana daha önce iki veya üç haberci göndereceğini söylemedin mi?" diye sorar. Azrail şu cevabı verir: "Söylediğimi yaparak sana üç haberci gönderdim: Önce siyah iken sonra ağaran saçın, güçlü iken halsizleşen vücudun ve dimdik iken kamburlaşan vücudun... Ey Y''kub! İşte bunlar benim Âdemoğullarına gönderdiğim ön habercilerdir."

İnsan, k''inat manzûmesine ibret nazarı ile baktığında, hayatta en çok al''kadar olması gereken husûsun, “ölüm” gerçeği olduğunu idr''k eder. Nitekim Cen''b-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
“Yeryüzünde bulunan her şey f''nîdir…” (er-Rahm''n, 26)
“Her can, ölümü tadacaktır.” (el-Enbiy'', 35)

Ne tuhaftır ki insan, bir-iki günlük misafir olarak bulunduğu bu düny''da kendini aldatır. Her gün cen''ze sahnelerini seyrettiği h''lde, ölümü kendine uzak görür. Kendisini, kaybetmesi her an muhtemel olan f''nî em''netlerin mutlak s''hibi zanneder. H''lbuki insan, rûhuna cesed giydirilerek bir kapıdan düny''ya d''hil edildiğinde, artık o bir ölüm yolcusu demektir. O yolun hazırlık mek''nına girmiştir de bunu hiç hatırına getirmez. Bir gün gelir, ruh cesedden ayrılır. Âhiret kapısı olan kabirde diğer bir büyük yolculuğa uğurlanır. All''h Te''l'' buyurur:

“Kime uzun ömür verirsek, Biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç (bu manzarayı) düşünmüyorlar mı? (Bu ibretli yolculuğu idr''k etmiyorlar mı?)” (Y''sîn, 68)

İnsanoğlu için düny'' hay''tının esas g''yesi, All''h’ın r''zı olduğu bir kulluk hay''tı yaşamak sûretiyle ''hiret sa''detini elde edebilmektir. All''h Rasûlü -sall''ll''hu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:

“Akıllı kimse, nefsinin hev'' ve hevesine uymayan ve ölümden sonrası için hazırlık yapandır…” (Tirmizî, Kıy''met, 25/2459)
Merhum Necip F''zıl bunu ne güzel if''delendirir:

    Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir;
    Mezarda geçer akça neyse onu biriktir!..


Hayat, bir bardağı dolduran damlalar gibidir. Bardaktaki suyun berraklığı ise damlaların berraklığına bağlıdır. Bardağı dolduran son damla, son nefestir.

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Kimin (hayatta söylediği)en son sözü Lailaheillallah olursa, cennete girer.” (Ebû D''vûd, Cen''iz, 15-16/3116; H''kim, I, 503)

Y''ni kalbindeki lüzumsuz hev'', heves ve nefs''nî arzu il''hlarını yok ederek gönlünü All''h ile doldurur ve son ''nına kadar bu minv''l üzere rûh''nî bir hayat yaşarsa, îmanla göçüp cennete n''il olması umulur. Zîr'' farklı bir hayat yaşayan kimsenin son nefeste, “L'' il''he ill''ll''h” diyebilmesi çok zordur. Nitekim All''h Rasûlü -sall''ll''hu aleyhi ve sellem-:

“Kişi yaşadığı h''l üzere ölür ve öldüğü h''l üzere haşrolunur.” buyurmuşlardır. (Bkz. Müslim, Cennet, 83; Mün''vî, V, 663)

Son nefes; buğusuz, berrak bir ayna gibidir. İnsanoğlu kendisini en net olarak son nefesinde tanır. Hay''tın muh''sebesi, kalbinin ve gözünün önünde sergilenir. Bu sebeple insanoğlu için ölüm ''nından daha ibretli bir manzara yoktur.
Hazret-i Peygamber -sall''ll''hu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Kabir, (amellere göre) ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizî, Kıy''met, 26/2460)

Güzel bir kul olarak bu f''nî ''leme ved'' edebilmek ve kabrimizin cennet bahçelerinden bir bahçe olabilmesi için, sayılı nefesleri son nefese iyi hazırlamak zarûrîdir. Y''ni mes’ûd bir ''hiret hay''tı için; amel-i s''lihlerle müzeyyen, feyizli ve istik''met üzere bir düny'' hay''tı elzemdir. Zîr'' Cen''b-ı Hak:
“Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine kulluk et!” (el-Hicr, 99) buyurmaktadır.

Ömrünü bu şekilde All''h ve Rasûlü’nün aşkıyla geçiren ve bu istik''mette amel-i s''lihlerle süsleyen has kullar, -All''h’ın lutfuyla- son demlerinde kelime-i şeh''detin m''nevî huzûruyla göçerler. Bunun aksine, toprak üstünde f''nî, iz''fî ve nefs''nî c''zibelerin aldatmacalarına kanan ve bu sûretle rûh''nî vasıflarını zaafa uğratan bedbahtlar da, ekseriyetle, yaşantılarına uygun bir şekilde ölüp, toprak altında da hüsran ve zillete dûç''r olurlar.
Rasûlull''h -sall''ll''hu aleyhi ve sellem-, biz ümmetini îkaz sadedinde:
“–Ölüp de pişmanlık duymayacak hiçbir kimse yoktur.” buyurmuştu.
“–O pişmanlık nedir y'' Rasûlall''h?” diye soruldu. Efendimiz:
“–(Ölen), muhsin (ihsan s''hibi, s''lih) bir kişi ise, bu h''lini daha fazla artıramamış olduğuna; ş''yet kötü bir kişi ise, kötülükten vazgeçerek h''lini ıslah etmediğine pişman olacaktır.” cev''bını verdiler. (Tirmizî, Zühd, 59/2403)

Cen''b-ı Hak bu hususta kullarını şöyle îk''z eder:

“Ey îm''n edenler, sizi ne mallarınız, ne evl''tlarınız All''h’ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsr''na uğrayanların t'' kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de: «Ey Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka versem ve s''lihlerden olsam!» demesinden evvel size rızık olarak verdiklerimizden All''h yolunda harcayın. Zîr'' All''h Te''l'', hiç kimseyi eceli gelince asla geri bırakmaz. All''h ne yaparsanız, hakkıyla haberdardır.” (el-Mün''fikûn, 9-11)

Velh''sıl, ölümümüz ve kıy''mete kadar sürecek olan kabir hay''tımız, düny''daki vaziyetimize ve amellerimize göre şekillenecektir. Hazret-i Mevl''n'' ne güzel söyler:
“Oğul, herkesin ölümü kendi rengindedir, insanı All''h’a kavuşturduğunu düşünmeden ölümden nefret edenlere ve ölüme düşman olanlara, ölüm korkunç bir düşman gibi görünür. Ölüme dost olanların karşısına da dost gibi çıkar.”
“Ey ölümden korkup kaçan can! İşin aslını, sözün doğrusunu istersen, sen aslında ölümden korkmuyorsun, sen kendinden korkuyorsun.”
“Çünkü ölüm aynasında görüp ürktüğün, korktuğun, ölümün çehresi değil, kendi çirkin yüzündür. Senin rûhun bir ağaca benzer. Ölüm ise, o ağacın yaprağıdır. Her yaprak, ağacın cinsine göredir…”
Demek ki ölümün güzelleşmesi, hay''tın s''lih amellerle güzelleştirilmesine bağlıdır.

Fahr-i K''in''t -sall''ll''hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, düşünüp ibret almamız ve son nefese, ölüm ve ötesine hazırlanmamız için kabir, kıy''met ve ''hiret ahv''linden b''zı manzaralar nakletmiştir. Bunların bir kısmı şöyledir:
“Bir müslüman, muhtazar olduğu (can çekişme ''nına girdiği) zaman, rahmet melekleri, beyaz bir ipek (elbise) ile gelirler ve şöyle derler:
«–Sen Rabbinden r''zı, Rabbin de senden r''zı olarak bedenden çık. All''h’ın rahmet ve reyh''nına ve sana gazabı olmayan Rabbine kavuş!»
Bunun üzerine ruh, en güzel bir misk kokusu gibi çıkar. Öyle ki, melekler onu birbirlerine verirler, t'' sem''nın kapısına kadar getirirler ve:
«–Size arzdan gelen bu koku ne kadar güzel!» derler. Sonra onu mü’minlerin ruhlarına getirirler. Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyi bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinirler. Ona:
«–Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?» diye (düny''dakilerden haber) sorarlar. Birkısım ruhlar da, kendisinden sorulan biri hakkında:
«–Bırakın onu, o düny'' tel''şına dalmıştı.» derler. Bunun üzerine gelen ruh:
«–Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?» der. Onlar:
«–(Öyle mi? O h''lde) o, gideceği yere, H''viye cehennemine götürüldü!» derler.
K''fir muhtazar olduğu vakit, azap melekleri mish (denilen kıldan kaba bir elbise) ile gelirler:
«–Bu cesedden kendin öfkeli, All''h’ın da gazabını celbetmiş olarak çık ve All''h’ın az''bına koş!» derler.
Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cîfe kokusuyla çıkar. Melekler onu arzın kapısına getirirler. Orada:
«–Bu koku ne kadar da pis!» derler. Sonunda onu k''fir ruhların yanına getirirler.”
(Nes''î, Cen''iz, 9)




Bana öyle bir resim çiz ki... Gözlerim açýkken deðil, kapatýnca göreyim!

Mercan

Ziyaretçi
Şubat 27, 2009, 08:27:13 ÖÖ
Hayat, bir bardağı dolduran damlalar gibidir. Bardaktaki suyun berraklığı ise damlaların berraklığına bağlıdır. Bardağı dolduran son damla, son nefestir.

Rabbim bardağımızı hep berrak damlalarla doldurmamızı nasip etsin..
Allah razı olsuun MİM hocam ..

MiM

ADMiN
11,903
Şubat 27, 2009, 08:35:19 ÖÖ
eyvallah sevgili mercan ablam...
binbir emeklerle hazırladığım bir çalışma, şayet sizde olmasanız, kaybolup gidecek... en olmadık şeylere defalarca sal salatası yetiştirenler saatlerce ve hatta daha evvelinden yapılan ön hazırlık ile beraber günlerce süren bir emek için, en azından şu mübarek gün için yazılmış bir çalışmanın kaybolmaması, vakti içinde görülebilmesini sağlayacak bir vefa göstermiyor ablam...

bu yüzden size minnettarım. kadir-kıymet bildiğiniz, emeğe saygı duyduğunuz için.
yüreğiniz var olsun, Rabbim sizden ebeden razı olsun, can ablam...

Bana öyle bir resim çiz ki... Gözlerim açýkken deðil, kapatýnca göreyim!

Mercan

Ziyaretçi
Şubat 27, 2009, 08:48:28 ÖÖ
Rabbim sizden ebeden razı olsun..
Kendi adıma çok fayda görüyorum ve başkalarında bu güzel sohbetten faydalanması için elimden geleni yapıyorum..
Rabbim emeklerinizin karşılığını kat kat her iki cihandada versin inşaALLAH ..

SUNFLOWERS

Ziyaretçi
Şubat 27, 2009, 09:02:25 ÖÖ
Yerden göğe kadar haklısınız sevgili MiM hocam..
Allah razı olsun ..Emekleriniz boşuna gitmesin.. :)


Alıntı Yap“Oğul, herkesin ölümü kendi rengindedir, insanı All''h’a kavuşturduğunu düşünmeden ölümden nefret edenlere ve ölüme düşman olanlara, ölüm korkunç bir düşman gibi görünür. Ölüme dost olanların karşısına da dost gibi çıkar.”

Eyvallah..

mis@fir

Ziyaretçi
Şubat 28, 2009, 02:21:12 ÖÖ

Allah c.c razi olsun..emeklerinizi en guzel mukafatla,mukafatlandir insaAllah..

garip_kul

Ziyaretçi
Şubat 28, 2009, 02:07:12 ÖS
Alıntı yapılan: mis@fir - Şubat 28, 2009, 02:21:12 ÖÖ
 Allah c.c razi olsun..emeklerinizi en guzel mukafatla,mukafatlandir insaAllah..


amin

MiM

ADMiN
11,903
Mart 30, 2011, 10:31:41 ÖS
sevgili mercan, SUNFLOWERS, misafir ve bir garip kul ablalarım,
afven!
gecikmeli de olsa en kalbi şükranlarımı kabul edin lütfen.
hakkınızı helal edin,
benden de size sonsuz teşekkürler, Rabbim razı olsun.

Bana öyle bir resim çiz ki... Gözlerim açýkken deðil, kapatýnca göreyim!

SMF 2.1.4 © 2023, Simple Machines, TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022
Sayfa 0.136 saniyede 28 sorgu ile oluşturuldu.
Lithium theme by Bloc © 2017